30 Kasım 2010

El Clasico’dan Dersler

 

Harika bir karşılaşma izledik dün akşam. Barcelona dünya futbol tarihinin en önemli kadrolarından birine sahip olduğunu dün akşam herkese gösterdi. Bu duruma gelmeleri on yıllarını aldı. Real Madrid’in 3 ayda Barcelona’yı zor duruma düşürecek duruma gelmesini beklemek yanlış olurdu. Barcelona çok kötü dönemler geçirdi bu yıllarda ancak sabrederek meyvelerini toplamasını bildi.

Dünya futbolu büyük bir değişim içinde. Tek yönlü futbolcular artık prim yapmıyor. Dün akşam Barcelona’lı futbolcuların hem savunmada hem hücumda farklı farklı mevkilerde yardımlaşarak oynaması irdelenmelidir. Real Madrid’de Mesut gibi, Benzema gibi, Ronaldo gibi tek yönlü oyuncular olduğu müddetçe de Barcelona’ya çoğu maçta hâkimiyet kuramaz.

Bundan kısa zaman önce Shuster’in, Türkiye’de 1960’ların futbolu oynanıyor lafını duyduğumuzda ne demek istediğini galiba bu maçta daha iyi görmüş olduk. Türkiye’de şu an bu tarz futbol oynayan bir takım da yok futbolcu da bir elin parmaklarını geçmez.

Bu maçtan alınacak çok dersler var. Dün Jose Mourinho teknik direktörlük kariyerinin beklide en ağır mağlubiyetini aldı. Bu futbolcuları ve yardımcıları ile birlikte, takım olarak yapılmış hatalardan kaynaklanıyor. Bugün bizim ülkemizde böyle bir skor almış olsa arkasına teneke bağlayıp kovalıyor oluyorlardı. Futbolda önemli ve istikrarlı bir takım kurmak için zamana ihtiyacınız vardır. Kimsenin elinde sihirli değnek yok. 

Alınacak diğer bir ders ise artık tek mevkili futbolcuların dünya futbolunda yeri de yok. Gelişime açık olmak zorunda futbolcular. Türk futbolcularda ve Türkiye’ye gelen yabancı futbolcularda bu durum yok. Türkiye’de Dünya futboluna ayak uydurabilecek, az da olsa kendisini o yönde ilerletmeyen çalışan bir tek Gökhan Gönül var. Diğerleri ben işimi yaparım havasındalar. Memur zihniyetiyle oynuyorlar. Gökhan Gönül bu uğurda hatalar yapıyor ancak doğru yolda olduğunu farkında ve işini yapmaya çalışıyor.

Arada siyasi sıkıntılar olmasına rağmen taraftarlar kendi büyüklüğünü göstermek adına maç içinde 90 dakika desibel rekorları kırmaya çalışmadı. Aksine maçı izledi, tepki verilecek yerlerde harika bir şekilde tepki verdiler. Taraftarlığı saatlerce haykırmak olarak sananlara da güzel dersler çıkartılabilir bu maçlarda. 90.000 kişinin sunduğu kusursuz koreografi de uyumun nasıl sağlanacağını gösterdi.

Bu maçtan çıkartılacak çok fazla dersler var. Ancak Dünya futbolundan o kadar gerideyiz ki şimdilik bu temel şeyler ile ilgilenmek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Abdullah Aksoğan

28 Kasım 2010

Güiza’yı Gördüm – İstanbul B.B. : 0 Fenerbahçe: 1

 

Fenerbahçe çok önemli bir sınavdan geçti. Kadro kalitesi olarak olmasa da çok ciddi bir rakip ile oynadı. Niang, gününde olsaydı eğer bu maç çok daha erken kopabilirdi. Önemli olan Fenerbahçe’nin çok gol atması değil maçı gol yemeden bitirmesi oldu. Aykut Kocaman, Caner’e sabretmesi dışında ilk defa bir maçta önemli hamlelerle maçı koparmaya çalıştı. 

Maçın ilk dakikalarında etkili olmakta zorlandı Fenerbahçe. İyi paslaşıyorlardı ancak boş alan bırakmayan ve hırslı davranan İstanbul B.B.’li futbolcular Fenerbahçe’ye fazla pozisyon vermediler. Fenerbahçe paslaşan futboluna hırsta katınca pozisyonlar bulmaya başladı. Nitekim bu baskı Fenerbahçe’ye golü getirdi. Haftalardır aklı başka yerde olan, bunalımlı Cristian bu maçta harika pres yaptı. Golü kazandırması dışında maç boyu topu çok daha olumlu kullandı ve harika pres yaptı. Fenerbahçe zaten bu maçta takım olarak harika pres yaptı. İleride 3 kişi ile rakibi sıkıştırdıkları oldu. Gökay bu maçta formunu biraz daha geliştirdiğini gösterdi. Bu şekilde devam ederse Fenerbahçe’nin ve Milli Takımın vazgeçilmezi olur. Pres yapıyor, topu ileriye çok güzel taşıyor, top sürmesi, paslaşması harikaydı. Eksiklerini geliştirmeye devam ederse 2 sene içinde çok önemli bir yıldız olacaktır.

Fenerbahçe bu maçta savunma yapmaya başladı. Rakip kendi yarı sahasından çıkarken pres yapmaya başladı. Savunmanın takım olarak yapılacağını anladılar en sonunda. Rakip ilk yarının başlarında uzaktan şutlar denemeye başlayınca tehlikeyi fark edip şutları engellediler. Gaziantep maçında ki gibi izlemeyi ve işlerini şansa bırakmamayı öğrenmişler. Caner dışında herkes savunma görevini yerine getirdi.

Caner maçı katletmek üzereydi. Sol kanadı koridor yaptı. İBB’nin bütün atakları onun kanadından geldi. Fenerbahçe çok rahat paslaşıyorken ve takım halinde hücum yapıp savunma yapıyorken, Caner’in gerek olmayan bireysel çıkışlarında geriye dönemeyişleri Fenerbahçe’nin çok iyi oynadığı bir maçta maçı kaybetmesine neden olacaktı. 

Fenerbahçe o kadar rahat kazanacakken maçı Niang’ın şanssızlıkları yüzünden maç son dakikaya kadar stres içinde geçti. Niang’ın kaçırdığı penaltı ve diğer gollerden sonra aklıma hemen Güiza geldi. Fenerbahçe geçen sene bu şekilde çok maçta puanlar kaybetti. İyi oynadığı maçlarda ikinci golü bulamayınca yediği şans

Aykut Kocaman için önemli bir sınav oldu. Bir şeyler yapacağını, en azından yapmaya çalıştığını bu maçta gösterdi. Biraz daha etkin olabilirse seri galibiyetler yakalayabilir.

Abdullah Aksoğan

24 Kasım 2010

Gol Yemeden Maç Kazanmayı Öğrenmek

 

Fenerbahçe sene başından beri çok ciddi bir ilerleme yaşadı. Sene başını referans alırsak Aykut Kocaman’ı tebrik etmek gerek. Teker teker oyuncuları diğer takımlarda ki oyuncularla kıyasladığımızda Fenerbahçe’nin genel eksiklerine rağmen iyi bir kadroya sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım. Fenerbahçe’de diğer takımlara göre ciddi bir takım olma sorunu var. Bunu hücum yaparken aşabiliyorlar ancak savunma yaparken aşamadıkları ortada.

Fenerbahçe’nin gol yemeden kazandığı bir tek Gençlerbirliği maçı var. Gol yemediği sadece iki maç var, birisi Gençlerbirliği diğeri ise Galatasaray maçı. İki takımında hücum gücünün çok düşük ve savunmaya dayalı bir takımla sahaya çıktığını düşünürsek Fenerbahçe’nin ciddi bir savunma sıkıntısı olduğunu söyleyebiliriz.

Teker teker savunma oyuncularına bakarsak, Gökhan Gönül şu an Türkiye’nin en iyi sağ bek’i dersek kimse itiraz etmez. Yobo ve Lugano’nun da ne kadar kaliteli savunma oyuncuları olduğunu söylemeye gerek yok. Şu an en iyiler listesinde başsı çekerler Türkiye liglerinde. Sol bek’te çok iyi olmasalar da Brezilya milli takımında oynayan bir Santos ve kötü diyemeyeceğimiz bir Caner var. Trabzon’nun, Bursa’nın, Kayseri’nin sol bekleri bizden kalite olarak iyi değiller.  Önlerinde ki oyuncular Emre, Topuz, Alex, Niang, Semih, Dia, Stoch çok top kaybeden oyuncular değiller. Takım savunmasına katkıları tartışılmaz. Elbette ki eksikleri var bunu tartışabiliriz ancak Fenerbahçe’nin elinde diğer takımlara göre çok çok iyi bir takım var ve Fenerbahçe gol yemeden maç kazanamıyor. İşin kötüsü hem savunma hem hücum yapamıyor. Antep maçında ki gibi ya savunma yapıyor, Buca maçında ki gibi de ya hücum yapıyor. 

Bu Aykut Kocaman’ın takıma daha tam olarak hâkim olmadığını gösteriyor. Buca maçında skor 3-0 olduğunda oyuncularda bir lakaytlık söz konusuydu. Hâlbuki topu kontrol etmek yerine vurdumduymaz bir futbol tercih ettiler. Topu rakibe verdiler ve beklemeye başladılar. Ta ki rakip golü atana kadar. Sonra tekrar tempo yaptılar.

Aykut Kocaman bunu gördü ancak müdahale etmedi. Aykut Kocaman’ın mutlaka ve mutlaka takıma bunu aşılaması lazım. Her zaman 4-5 gol atamazsınız. 1-0 kazanacağınız maçlarda olacaktır. Futbolun içinde şanssızlıklar, talihsizlikle olduğu kadar iyi savunma yapan, daha bir takım olan rakipler olacaktır. Fenerbahçe savunmada ki bu dikkatsizlikleri yüzünden Antep, Bursa ve Beşiktaş maçlarında pisipisine galibiyetleri kaçırdı.

Sorun şimdilik Aykut Kocaman’ın maç içinde takıma hâkimiyeti gibi duruyor Etkinliğini artırırsa Fenerbahçe’yi şampiyonluğa götürür. Bu kadro Avrupa’ya göre eksik olabilir ancak daha kötü kadrolar şu an ligin tozunu attırıyor. Fenerbahçe’nin de bu durumda olmaması Aykut Kocaman’ın sorunudur. 

Abdullah Aksoğan

23 Kasım 2010

Maç İçi Disiplin Yok! – Fenerbahçe: 5 Bucaspor: 2


Fenerbahçe’de arkadaşlık iyi seviyede gibi görünüyor. Yeterli mi diye kesin bir yorum yapamasak da yetersiz olmadığı ortada. Takımda çok ağır başlı futbolcular mevcut. Aziz Yıldırım gibi ciddi yöneticilerin, Aykut Kocaman gibi ciddi antrenörlerin olduğu bir ortamda zaten takım içinde disiplininin olmadığını söylemek acımasızca olur. Ancak Fenerbahçe’nin sorunu maç içinde disiplinden kopuyor olması. Gücünü kontrol edemiyor. 

Fenerbahçe’nin attığı gollere bakarsak bütün gollerde harika bir organizasyon var. Paslaşmalar muhteşem. Takım harika bir şekilde atağa kalkıyor ancak aynı şeyi savunmada yaptığını söylemek çok zor. Aslında Fenerbahçe’nin savunmada ne yaptığını söylemekte çok zor. Çünkü ciddi bir rakiple de maç yapmadı. Bucaspor maçında 3-0 önde iken oyunu kontrol altına almak yerine geriye yaslanıp topu rakibe teslim etmeyi düşündü. Antep maçında ki kadar ağır bir savunma olmasa da iddiası olmayan Bucaspor’a zorla pozisyon verdiler. Golü yiyene kadarda bu oyunu sürdürdüler. Maçın 50 dakikalık bölümünde oyun içinde kontrolü rakibe bıraktılar ve buna Aykut Kocaman müdahale edemedi. Takım golü yiyince aniden ilk 30 dakikada kurduğu baskıyı kuruyor ve 2 gol daha atıyor ve maçı bitiriyor. 50 dakikalık bir bocalama dönemi yaşıyor o sırada takım.

Bakıyoruz, Andre Santos, Cristian kafasına göre oynuyor. Gollere bakıyoruz, verilen pozisyonlara bakıyoruz, bu oyuncuların tamamen vurdumduymazlıkları göze çarpıyor. Kafa olarak oyuna hazır değiller. Veya bir sorunları var ve oynamıyorlar. Sadece bu iki topçu sahada ki 9 oyuncunun emeğini bir anda yok edebiliyorlar. Aykut Kocaman’ın bu oyuncularla sorunlarını artık çözmesi gerekiyor. Fenerbahçe’de bariz bir şekilde maç içinde kopmalar yaşanıyor. 

Fenerbahçe’de bir duran top sorunu var. Duran topları avantajlı kullanan bu takımın bu hale gelmesi üzücü bir durum. Her maçta duran toptan tehlikeler yaşıyorlar. Takım boyu kısaldı ancak pozisyon alma konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. 11 kişi ile savunmadayken duran toptan gol yemek çok garip geliyor bana. Tamam, rakibin senden iyi zıplar ve anlık bir konsantrasyon eksikliği ile nadir bir gol yersin buna bir lafımız yok ancak bu maçta Bekir adamını kaçırdı Başka maçta başkası adamını kaçırıyor ve bir şekilde Fenerbahçe duran toptan gol yiyor. Hastalık yayılıyor. Bunu tamamen kesemezsin ancak bu kadar sık bir şekilde gol yemekte olmaz. Savunmada adam paylaşımında sorun var. Alan savunması yapmak akıllıca değil bu oyuncularla. Fenerbahçe’nin acilen adam adama savunmaya geçmesi lazım. Oyuncuların boyu kısa olunca ve alana odaklanınca duran toplar zafiyete dönüşüyor.

Bekir çok iyi değildi. Elinden geleni yaptı ancak güçlenmesi lazım, pozisyon almayı öğrenmesi lazım ve en önemlisi hava toplarına hâkim olması lazım. Eksikleri çok. Çalışması lazım. Eksiklerini tamamlayamazsa Fenerbahçe’de sadece 2. Planda olur. Zamanı gelince o yerini de kaybeder.

Gökay hakkında bir şeyler paylaşmak gerek. Çok basit oynuyor. Güçlü değil ancak hırsıyla bu eksiğini örtmeye çalışıyor. Oyunu keskin paslarla idare edemiyor ancak basit paslarla bu eksikliğini örtmeye çalışıyor. Biraz özgüven eksikliği de var ancak önünde uzun yıllar var ve kontrollü bir şekilde gelişimine devam ederse Fenerbahçe önemli bir orta saha oyuncusu kazanmış olur. Aklını kullanıyor. Özerde olmayan bazı özellikler Gökay’da var. Eksiklerini kapatırsa ve geliştirirse çok önemli bir futbolcu olur.

Alex hakkında çok şeyler yazılıyor çiziliyor. Alex hakkında fazla bir şey söylemeye gerek yok. Fenerbahçe tarihinin en önemli yabancısıdır. 3000. Golde ona yakışırdı. 

Abdullah Aksoğan

14 Kasım 2010

Aykut Kocaman Maç Kazandırmayı Öğrenemedi – Gaziantep: 2 Fenerbahçe: 1


Fenerbahçe maça çok olumlu başlamadı. Maçın başında oyunu geride kabul edeceğini gösterdi. Gaziantep’in her sene olduğu gibi bu senede çok motive bir şekilde çıkacağı belliydi ve Fenerbahçe’ye her yerde baskı kurdu. Rahat top oynatmadılar. Fenerbahçeli oyuncularda bu sert baskıyı kırmak için birbirleriyle yakınlaşmayı seçmediler. Golü bulduktan sonra birbirleriyle o kadar yanlış bir yerde yakınlaştılar ki golü yemeyi bekler gibiydiler.

Gaziantep çok motive oynadı. Bunu attıkları şutlardan görmek mümkündü. Çok isabetli ve sert şutlar çıkardılar. Fenerbahçe’de 1-0 dan sonra kontra ataklarla gol bulmaya çalışınca Gaziantep isabetli bir şutla beraberliği yakaladı ve Fenerbahçe’nin maç boyu yapamadığı kontra atağı bir kere yapara öne geçti.

Aykut Kocaman bu maçta o kadar yanlış oynattı ki takımı anlamak imkânsızdı. Fenerbahçe bu şekilde oynayamaz. İkinci yarı başladığında bekler içeri girdi ve öndeki kanat oyuncuları geriye gelerek 6’lı bir savunma hattı oluşturdu. Gaziantep’e şut şansı vermediler ve kontra ataklarla ikinci golü kovalamaya çalıştılar ancak futbolda gol sadece ceza alanının içinden atılmıyor. Çok isabetli şutlar ile kaleyi yoklayan Gaziantep’in bu şekilde golü bulacağını görüp müdahale edememek büyük bir yanlıştı. Ayrıca elinde Dia gibi bir hızlı kanat oyuncusu var iken Kazım ile kontra arak denemek çok büyük bir yanlış Aykut Kocaman adına.


Fenerbahçe bu şekilde oynamamalı. 6 kişi ile savunma yapmak mantalitesi beni gerçekten şoka uğrattı. Stoch ve Kazım geride atak karşılamaktan kontra atakları düzgün yapamadılar ve Alex’e gereken desteği veremediler. Zaten ileri geri çalışmaktan maç sonunda yorgun düştüler ve çok kötü bir ikinci gol yediler. Trabzon'da, Kayseri'de, Bursa'da yapmadığını burada yaptı. Bunu yaparken ne düşünüyordu çok merak ediyorum.

Antep’i kutlamak lazım. Futbol adına gereken ne varsa hepsini yaptılar. Atak yaparken geriyi iyi kontrol ettiler. Ceza alanına giremediklerini görünce uzaktan şutlarla etkili olmaya çalıştılar. Kısacası devamlı bir şeyler denediler. Gol bulabilmek adına ne gerekiyorsa yaptılar.

Aykut Kocaman bunca hamleye karşılık hiçbir hamle yapmadı. Bu maç bana göre Aykut Kocaman’ın şu ana kadar yönettiği en kötü Fenerbahçe maçı olmuştur. 

Kötü futbolcular vardı elbette, özellikle Baroni artık bitmiş olduğunu gösterdi ancak oyuna taktiksel anlamda hiçbir şey veremedi kenar yönetim. 

Yenilen ikinci gol ise skandaldı. 4 kişi ile gelen Antep takımında bir oyuncu ofsaytta diye Fenerbahçe’de üç oyuncunun elini kaldırarak oyunu bırakması ve arkalarından gelenlerin gol atması amatörce bir goldü. Bunu yapan adamların Gökhan Gönül ve Alex gibi adamların olması da tam bir skandaldı. Hakem ile oynamayı ne zaman bırakacaklar. Selçuk’un Trabzon maçında yaptığı gereksiz hareket irdelenmedi mi acaba?

Fenerbahçe şampiyonluk yolunda büyük bir yara aldı. Gereksiz bir puan kaybı yaşadı. Bundan sonra çok az puan kaybetmedi gerekiyor ki şampiyon olabilsin. Bu zor görünüyor. 

Abdullah Aksoğan

10 Kasım 2010

Rotasyon Maçı – Ankaragücü: 4 Fenerbahçe: 2


Fenerbahçe hafta sonu oynayacağı Gaziantep maçını daha çok düşündüğünü gösterdi. Ancak bir yandan da Aykut Kocaman takım içinde rotasyonlar yaparak kafasındaki sistemle ilgili bazı denemelerde bulunduğunu görmemek olmaz.  Bu maç bir kayıp değildir, aksine bir kazanç maçıdır. Gruplarda diğer maçların skorlarına göre mutlaka sıralama şekillenecektir o yüzden bu maçı bu şekilde rotasyon olarak kullanmak mantıklı olandı.

Bazı oyuncular verilen şansları ısrarla geri tepmekte kararlı olduğunu gösterdi. Özellikle Kazım ve Cristian çok kötü bir maç çıkardı. Sorumluluk almadılar, takımla oynamadılar. Özellikle Kazım hala ve hala akıllanmadığını gösterdi. Kazım’ın özel hayatı ile ilgili sorunları yok. Kazım’ın sorunu takımla paslaşmayı, organizasyonlar yapmayı reddetmesi. Bu maçta da kendi halinde sağ kanatta takıldı. Serkan böyle bir maçta kendisine yakışmayacak goller yedi. Mert Günok’a bu performansıyla sırayı kaptıracaktır. Çok heyecanlıydı. Heyecanını yenmesi gerek. Caner, Alex’in yerinde oynadı ve etkisizdi. Yenilen ilk golde de adamını kaçırdı. Aykut Kocaman, Caner’i orada görmek istemiş olabilir. Ancak maç boyu etkisizdi. 

İyiler yok muydu?

Stoch harika oynadı, Semih yapması gerekenleri yaptı, Gökhan, Yobo bildiğiniz gibiydi. Bekir genel itibariyle iyiydi. Pazar günü Gaziantep maçında Bilica’nın yerine düşünülebilir. Bu maçta savunma çok boş kalmış gibi görünebilir ancak bunun nedenlerinin maçın ikinci yarısında ki takım savunmasının düşüşüne bağlamak gerek. Sadece savunma suçlu diyemeyiz. Andre Santos iyi bir maç çıkardı. Antep maçında düşünülebilecek diğer bir oyuncu. Oyunu rahatlatan paslar atıyor. Caner’e nazaran Gaziantep maçında daha etkili olacağını düşünüyorum. Gökay en azından hırsını sahaya yansıttı. Ekstra işler yapmadı belki ama Cristian gibide etrafa bakmadı, top kaptı, pas yaptı, basit oynadı.

Maçın hakemi çok kötüydü. Futbolcular birbirlerine o kadar sert girdi ki kimseyi uyarmadı. Allahtan futbolcular birbirlerine karşı kin gütmediler ve maç sakatlık ve kart belası olmadan bitti ancak sert futbol oynatmak demek pozisyonlara kart vermemek demek değildir. Herkes birbiriyle birkaç defa tartıştı ve itişmeler oldu. Sadece izledi. Yarın bir gün başkası bu kadar iyi niyetli olmaz. Önüne geçemezsin.
Ankaragücü’nü tebrik etmek gerek. Maçı bırakmadılar. Yüklendiler. Mücadele ettiler ve goller bularak maçı almasını bildiler.

Fenerbahçe bu maça takılmamalı. Grupta ki diğer maçlarını bir şekilde kazanıp üst tura çıkacaktır. Hafta sonu oynanacak Gaziantep maçı ve genel oyun sistemi için iyi bir hazırlık oldu.
Abdullah Aksoğan

6 Kasım 2010

Kolayı Zor Yapmak - Fenerbahçe: 4 Eskişehirspor: 2

 

Fenerbahçe sene başına göre çok fazla olan eksiklerini, istikrarlı bir şekilde düzelterek yoluna devam ediyor. Ancak en basit olayı bir türlü çözemiyor. Kolay olabilecek maçları zora çevirmekte üstlerine yok. Çok fazla gol attıkları için sorun çıkmıyor ancak maçın öyle bir noktasında öyle yanlışları üst üste yaptılar ki, ikinci yarının 20 dakikasında insanlara kahırdan başka bir şey vermediler. Bunlara ilerleyen satırlarda değineceğiz.

Muhteşem futbol oynayan oyuncular vardı sahada Fenerbahçe adına. Eskişehir ilk dakikalarda takım halinde Fenerbahçe’nin üstüne yüklendi ancak Fenerbahçe’de iler uç elemanlarının harika paslaşması ile bol pozisyona girdi. Eskişehir attı, Fenerbahçe attı ancak fazla pozisyona giren Fenerbahçe bu dönemi daha karlı kapattı. Bakıyoruz Fenerbahçe’de harika oynayan o kadar çok futbolcu var ki bu kadar fazla olmasına rağmen 2-3 kişinin sorumsuz davranışları çok rahat bitebilecek bir maçı zor duruma soktular, işin kötü tarafı çok rahat geçebilecek bir 6 haftayı da riske attılar.



Gökhan Gönül, Semih Şentürk, Alex De Souza, Mehmet Topuz, Yobo, Emre ve Volkan mükemmele yakın oynadı. Stoch ve sonradan oyuna giren Dia iyi işler yaptılar ancak yenilen ilk golde Lugano, ikinci golde Bilica’nın yaptıkları, Lugano’nun devre arasında, soyunma odasında Sezer ile kavga edip kırmızı kart görmesi bütün sinirleri alt üst etti. Takım resmen bir bocaladı. Allahtan mükemmel oynayan oyuncuların çokluğu durumu daha tehlikeli hale getirmeden engelledi ancak Lugano’nun bu yaptığı olay kabul edilemez. Önümüzdeki hafta Antep deplasmanı gibi önemli bir deplasmanda takımı bu şekilde yalnız bırakması hoş olmadı. Yaptığı sorumsuzluğu bir yana bırakırsak yenilen ilk golde adamını bu şekilde döndürmesi klâsına yakışmadı. Fenerbahçe bugün çok rahat götüreceği bir maçı gereksiz zorlaştırdı. İşin kötü tarafı çok rahat götüreceği bir periyodu sıkıntıya soktu. Haftaya oynanacak Antep deplasmanı önem kazandı.

Gökhan Gönül muhteşem bir dönüş yaptı. Takımı atağa kaldırdı, kritik bir dakikada golünü attı, asist yaptı, Mehmet Topuz ile beraber deyim yerindeyse Sağ tarafı balyoz gibi darbelediler. Mehmet Topuz ise mükemmel bir maç çıkardı. Sağ taraftan içeri kat ederek yarattığı tehlikeler ile Eskişehir defansının dengesini bozdu aynı zamanda Emre sakatlanıp çıktığında Emre’nin yerine geçerek, Emre’yi aratmadı. Alex harika paslaştı, Volkan günündeydi, Semih keza harikaydı, Stoch ilk defa bu maçta gerçek bir kanat oyuncusu gibi tehlikeler yarattı ancak Lugano’nun bir yanlışı ile takım içi dengeler alt üst oldu. Önemli bir detay vermek gerek Stoch adına, ilk defa bu maçta Caner ile koordine olarak ataklar yaptı ve gerektiğine içe kat ederek, gerektiğinde kanattan sol ayağı ile orta keserek tehlikeler yarattı. Stoch yavaş yavaş takıma alışıyor dediğim anda oyundan çıkmak zorunda kaldı. İkinci yarı bu şekilde devam edebilse çok iyi olacaktı.

Bilica ve Cristian bir dönem kesik yediler. Özellikle Beşiktaş maçından sonra bu ikiliye bazı yaptırımlar uygulandı ancak bakıyoruz ki yeniden oynamaya başladıkları son iki maçta da büyük bir konsantrasyon eksikliği ve sorumsuzluk içerisindeler. Takım arkadaşları büyük bir özveri içinde oynarken bu ikisinin bu şekilde oynamaları yanlış. Fenerbahçe’nin yumuşak karınları olarak bunlar görünüyor. Bu ikisinin boşluğu yetenek olarak ve sorumluluk olarak yeterli kişilerle doldurulduğu vakit Fenerbahçe büyük sorunlarının önüne geçmiş olur. İkinci olarak Fenerbahçe’nin kanat oyuncuları bugün Mehmet Topuz’un kanatta gösterdiği performansı gösterdiği vakit, Fenerbahçe’nin hücumda tutulamaz. Mehmet Topuz ne yaptı, gerektiğine içe kat etti, gerektiğinde geriye koşular yaptı, gerektiğinde geriden gelen beke yol açtı ve arkasını biraz daha kontrol etti, bol bol şut attı. Stoch biraz daha iyiydi bu konuda bugün. Dia ve Stoch bu bilince ulaştıkları zaman Fenerbahçe’ye çok yararlı olacaklardır. Keza Kazım bu bilinci hala alamadığını gördüm. İnşallah doğruyu bulur.

Takım zamanla birbirine biraz daha alışıyor ve bu paslaşmalara da yansıyor. Benim görüşüm bu takım yapım aşamasını daha tam olarak bitirmedi. Bitime yaklaştıkça hücumda daha etkili defansta daha dikkatli bir takım izleyeceğiz.

Abdullah Aksoğan

Menajerlik Skandalı


Karapara, yeşil sahada top çeviriyor

Türkiye yıllardır şike yüzünden çalkalanıyor. Ancak ortada bir belge hiçbir zaman koyulamadı. Milyar dolarların döndüğü bir piyasaya illegal güçlerin hâkim olmadığını iddia etmek büyük bir saflık olur. Son yıllarda oluşturulan şike komisyonları ile bu illegal güçleri ortaya çıkarmaya ve faaliyetlerini engellemeye çalışıldıysa da hiçbir zaman sonuç alınamadı. Çünkü işin üstüne hiçbir zaman adam akıllı gidilemedi.

Bakıyoruz futbolcular arasında menajerlik adı altında illegal bir yapılanma oluşmuş. Geç kalınmış bir müdahale. Artık bunlara alıştık ve iş işten geçmişken yapılan bu müdahalelerin hiçbir önemi yok. Bu işte meclis tarafından oluşturulan şike komisyonu gibi göstermelik bir işe dönüşecekse hiç başlamasınlar bu işe. Artık insanları keriz yerine koymaktan vazgeçsinler. Şu an bile PFDK üyeleri çeşitli tenkitlerle ve tehditlerle karşı karşıya kaldığını tahmin edebiliyoruz.

Bülent Uygun bugüne kadar gittiği takımlara 69 adet futbolcu transferi yaptırmış veya bazı futbolcuların menajerlik adı altında kazanç sağladığı ve şike yaptığı konuşuluyor. Basın yansımayan büyük isimlerde mutlaka vardır. Ancak bu isimlere ceza verilmediği ve bu işlerin denetlemesi yapılmadığı müddetçe Türkiye Futbolu her zaman acabalarla geçirecek yıllarını.

Bu işe destek veren kulüp başkanları yok mu?

Son Mehmet Topuz olayında Yıldırım Demirören’in tavırları bile artık bu işin nasıl bir boyuta geldiğini gösterdi bizlere. Veya şampiyonluk maçlarında Ozan İpek’in, Rüştü’nün Trabzonlu futbolcularla diyalog halinde olması ve teşvik edilmesi olayın Fenerbahçe tarafından can sıkıcı taraflarıdır. Daha başka kulüpler arasında daha başka olaylarda mutlaka olmuştur ancak göz önünde olan şu olaylar için bile herhangi bir soruşturma açılmaması bile büyük bir ayıptır. Bir takım insanlar (ki bunlar Türkiye’nin en büyük kulüplerinin başkanları ve futbolcuları) iddialar ortaya atıyor ve bu skandal iddialar hakkında herhangi bir soruşturma açılmıyorsa bu operasyonların samimiyetine güvenmek olmaz. Aksine kurulan düzen, kendi içinde bir operasyon gerçekleştiriyor demektir. Düzen bozulmuyor, bozma gücünü artırıyordur.

Bakıyoruz medyada adı geçen oyunculara, Türkiye'nin büyük takımların da oynuyorlar. Soruşturma açan kurumun başındaki adamlar bu futbolcuların  sözleşmeli olduğu kulüplerin kongre üyeleri. Bu soruşturmanın samimi olmadığı bir gerçek. Dediğimiz gibi bu futbolcuların ağır biçimde cezalandırılması ve bu çetelerin çökertilmesi gerekirken bazı maddi ve manevi baskı ile karşı karşıya kalan bu üyelerin bunu yapamayacağını biliyoruz. Küçük cezalarla bu işten sıyrılacakları ortada.

Kulüplerin transferlerine bir denetleme getirilmesi zorunlu olmuştur. Senede 20 transfer yapan kulüpler, 3-4 takım değiştiren antrenörler varken bu zaruri hale gelmiştir. Yıllardır Türk Futbol’unu bitiriyorlar, Türk Antrenörlere güvenmiyorlar diye çığırtkanlık yapan bu antrenörler ve futbolcular Türk futbolunu uçuruma sürüklüyorlar. Bunları denetlemeyen, sorgulamayan sistemde en az onlar kadar suçludur. Kariyerleri boyunca 20-30 takım ile ilişki içine giren bu oyuncular yeteneklerini ön plana çıkartmaktan çok ticari kaygıyla Türk futbolunu hezeyana uğratmıştır.

Türk futbolunun keskin bir temizleme operasyonuna ardında iyi bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Bu işlerin sırayla yapılmaması bile zamanın boşa harcanmasına neden olacaktır. Önce kanserli hücreler yok edilmeli ondan sonra sağlıklı hücreler ile en iyisi yapılmaya çalışılmalı.

Türkiye şartlarında zor gibi görünüyor ancak diğer ülkelerde de yapılan budur. İzlenmesi gereken yol bellidir.

Abdullah Aksoğan

1 Kasım 2010

Yenilmemek Önemliydi


Fenerbahçe kritik bir maça daha çıktı. Bu maçı da kazanamadı ve doğal olarak soru işaretleri hala zihinlerde yerini koruyor. 

Etrafa bakıyorum tepkiler artık belli bir rutine girdi. Aykut Kocaman’a ağırlaşmaya başladı bu tepkiler. Ancak tepkilerin çok yersiz olduğunu belirtmek gerekiyor. Özellikle Hikmet Karaman’ın Manisa’da yarattığı etki ve Hagi’nin Galatasaray’da yarattığı etkiyi gördükçe insanların sabır sınırları iyice aşağı seviyelere düştü. Ancak bu gibi kısa hamleler ile başarılı olunamayacağını yıllar önce gördük yaşadık. İstikrarın ne kadar önemli olduğunu gördükten sonra bu bozuk düzene tekrar dönmek hangi aklın ürünü olabilir anlamakta zorlanıyorum.
Fenerbahçe bir süreci atlatmaya çalışıyor. Aykut Kocaman kendi tarzını yansıtmak için çalışıyor. Bu dönemde ciddi hiçbir maç kazanamaması kayıp olabilir tabii ki ancak bu yüzden ilerlediği yoldan dışarı sürüklemekle ne ona yardımcı oluruz, ne de bu kulübe!

Fenerbahçe camiası artık yorum yaparken istikrarı yakalamalıdır,

Bakıyoruz derbileri kazanamadığı halde şampiyon olan Daum eleştiriliyor ancak derbilerin hepsini kazanıp şampiyon olamayınca gönderiliyor. Keza aynısı Zico içinde yapılıyor. Bir kere ortada bir kirlilik mevcut.
Bazı insanlar hedefin ne olduğunu biliyor ama o hedefe nasıl gidileceğini bilmiyorlar.

Fenerbahçe şampiyon olacaksa 34 maçın sonucunda şampiyon olacaktır. Önümüzde 7 hafta gibi çok uzun bir süreç var. Rakiplerimiz birbiriyle maç yaparken biz konsantre olmamız gerekirken kim gitmeli, kim gelmeli tartışmaları yapıyorsak boşuna gelecek planlarıyla zamanımızı öldürmeyelim. Bu zihniyet ile hiçbir zaman başarı gelmeyecektir. 

Bu kulüp en iyilerini de gördü, en mütevazılarını da, en stajyerlerini de!

Başarının iyilerle değil çalışarak geleceğini öğrenemediysek zaten günü kurtarmaktan başka bir hamle yapamayız.

Abdullah Aksoğan
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...