31 Ocak 2011

Hoşgeldiniz - Vamos Bien, Grup CK, UNİFEB

 

İyi ki döndünüz.

Bugün stadda bütün gruplar harika bir atmosfer oluşturdu. Doğru zamanda doğru tepkiler ile cehennem nedir gösterdik, yaşattık!

Özellikle Vamos Bien, Grup CK ve UNİFEB'in koreografisi harikaydı!

Hoşgeldiniz çocuklar!

Sefalar getirdiniz!

Kazanma İsteği – Fenerbahçe: 2 Trabzonspor: 0



Fenerbahçe’nin bu maç için ihtiyacı olan tek bir formülü vardı. Kadroda olan ve olmayan futbolcular ile birlikte Aykut Kocaman ve ekibinin kazanma arzusunun tavan yapması gerekiyordu. Şartları oluşturdular ve harika bir galibiyet aldılar. Elbette teknik taktik detaylar da vardı bu galibiyette ancak Fenerbahçe taraftarının maçtan önce açtığı pankartta yazdığı gibi birinci şart olarak yüreğini ortaya koymak zorundaydı. Bunu yaptıktan sonra gerisi zaten geldi.

İlk yarı çok dirençli oynadılar. Trabzon’a fırsat vermeden, dikkatli oynayarak ve oyunu ileride tutarak soyunma odasına iki farklı galibiyet ile gittiler. Aykut Kocaman, ilk yarının ortasında çıkışa geçtiği zaman uyguladığı taktiği birebir oynattı. Zaten bu takım şampiyon olmak istiyorsa 4-4-2 veya 4-4-1-1 taktiğini, en azından bu sene için uygulamak zorunda olduğunu tespit etmek zor olmamalı. Fenerbahçe’nin elindeki kadro yapısı en çok bu taktiğe uyuyor. Maç içerisinde mutlaka esnemeler ile farklı sistemlere, anlık geçişler yapılabilir ancak Fenerbahçe bu taktiği benimsemek zorunda. Andre Santos da işini ciddiye aldıktan sonra Fenerbahçe savunması biraz daha sağlamlaşmaya başladı. Antalya maçı da dâhil iki maçta da harika oynadılar. Devre arasında yapılan çift idmanların etkisi nedir tam yorum yapmak için çok erken ancak bunun etkisini de hissetmeye başladı takım. 60. Dakika sendromunu atlatmışlar gibi görünüyor. 

İkinci yarının başından Selçuk’un kırmızı kart görmesine kadar olan bölümde hatalar yapıldı. Bunda Trabzon’un golü isteyen yapısı da neden oldu tabii ki ancak soğukkanlı davranılıp çözüm bulunamadı ve zor duruma düştüler. İkinci yarı başladığından itibaren 15 dakika boyunca Trabzon’un tüm ortalarını kontrol edip ileriye şişirdi savunma oyuncuları. Oyunu kurması gereken orta saha oyuncuları ileriyi şişirdikçe anlamsız bir baskı yediler. Trabzon da organize olamadı, Fenerbahçe doğal olarak oyunu kontrol altına alamadı ve Selçuk’un anlamsız bir hareketiyle kırmızı kart görmesi maçı bir anda strese soktu.

 Selçuk için söylenecek fazla bir şey yok! İkinci yarının başında aldığı her topu ileri vurdu, zor durumda kaldığı her anda faul yaptı. Volkan, serbest vuruştan gelen topu kurtarmasa maç çok zor bir duruma gidebilirdi. Ancak hiç utanmadan maç sonunda sevinçlerde en önde bulundu. Gökay dururken Selçuk’un o bölgede oynuyor olması çok kötü. 

Aykut Kocaman çok akıllı bir hamle yaparak takımın düşmesini engelledi. Bekir’i oyunu alıp, Gökhan’ı sağ açığa alması, Mehmet’i, Emre’nin yanına alıp, Niang’ı sol kanata çekmesiyle dirençli bir orta dörtlü oluşturdu ve hâkimiyeti tekrar sağladı. Daha sonra yaptığı Niang-Özer ve Alex-Semih değişiklikleriyle direnci sürdürdü. Çok akıllı hamleler ile oyunu çok iyi yönlendirdi. Oyuncuların hepsi, Selçuk dışında, görevlerini büyük özveri ile gerçekleştirdiler.

Fenerbahçe’nin gizli sorunlarından birisi de orta sahada hala skora katkı yok denecek kadar az. Mehmet Topuz bugün çok çalıştı, asistini de yaptı ancak hala ve hala bu sorun devam ediyor. Özgüven sorunu mu var, savunma yapmak adına bazı şeylerden feragat mi ediyorlar bilemiyorum ama zaman içerisinde bu sorunun çözülmesi şart. Her maç Lugano, Alex ve Niang gol atar diye bekleniyor ancak bazı maçlarda bu adamları tuttuklarında puan kaybı yaşanması kaçınılmaz oluyor. Geçen maçta Gökhan Gönül çıktı attı golünü olağanüstü bir vuruşla ancak Gökhan her zaman böyle goller atamaz. Orta sahanın biraz daha üretken olması gerekmektedir. Önde olunan maçlarda oyunu kontrol edebilmeliler. 

Fenerbahçe’nin kritik bir maçı atlattı. Ancak zorlu virajlar daha bitmedi. Önümüzdeki hafta oynanacak Manisa maçından Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da oynanacak maça kadar her maç kritik.  Ancak galip geldikçe kendine güven, kazanma arzusu yerine oturacaktır. Orta sahanın dikkatli olması gerekmektedir. Çok iş düşecek orta sahaya.

Abdullah Aksoğan

29 Ocak 2011

Kura Komedisi

Erken finalin yolu Antep'ten geçiyor

Ziraat Türkiye Kupası, Çeyrek Final kuraları çekildi.

Kuraya bakıyoruz, Gruplarında birinci ve ikinci olan takımlar eşleşmiş.

Bu sistemi düşünmek için ne kadar zaman harcadıklarını merak ediyorum!

Türk Futbolunu yöneten bu adamların ve bu adamlara destek verenlerin ülke yönetiminde de söz ve fikir sahibi olduğunu düşününce diyecek fazla bir şey bulamıyorum.

Bu adamlara dur demeyen, menfaat uğruna ses çıkarmayanlara diyecek en güzel lafı Nazım Hikmet etmiş,

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani,
hani şu derya icre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, canim kardeşim!

28 Ocak 2011

Büyük Kaptan Bilica! – Fenerbahçe: 2 Gençlerbirliği: 1


 
Fenerbahçe’de gündem o kadar yoğunki takip etmekte zorlanıyoruz. Taraftar, spor kulübü olmanın verdiği avantajı ve gururu yaşıyor son yıllarda. Basketbol maçından önce, formalite maçı olmaktan başka bir önemi olmayan Gençlerbirliği maçını izleme fırsatı bulduk. 

Fenerbahçe’nin aldığı skoru tartışmamızın bir anlamı yok. Sahada oyuncuların takım olarak ve bireysel olarak ne yaptıklarını görmek adına güzel bir hazırlık maçı oldu. Takım organize olma konusunda mükemmel değildi ancak iyi mücadele verdiler. Devre arasında yapılan kondisyon idmanlarının faydalarını görmeye başlıyor takım. Mücadeleyi bırakmadılar. Bu maçla ilgili taktiksel anlamda konuşacak çok fazla bir şey yok. Gökay harika olmak istiyorsa fiziki açıdan kendisini geliştirmeye devam etmeli. Orta sahada çok akıllı oynuyor. Kalede Mert Günok çok başarılı. Yer tutuşları, refleksleri, anlık tepkileri çok dengeli. Tecrübe ile kapatacağı şeyler var ancak onun için zaman gelecektir. Stoch ve Dia eskisi gibiydi ancak skora katkı yapamıyorlar. Özer’in de güçlenmesi lazım. Semih daha istekli ve diriydi. Genelde futbolcular kafa yapısı olarak aynıydı ancak geçmişe göre tek farkları mücadele biraz daha artmış.

Ancak rahatsız olduğum bazı konular vardı. Genel olarak herkes bu konudan rahatsız olmuştur. Fenerbahçe’nin bu maçta kaptanı Bilica olmamalıydı. Caner’in kırmızı kart görmesi ise tam anlamıyla Caner adına fiyaskoydu!

Cristian olabilirdi, Bekir olabilirdi, Semih istemese dahi olabilirdi ancak Bilica olmamalıydı. Tahminin yaşı itibariyle Bilica’ya devretmişlerdir kaptanlığı ancak bu akşam Mirsad’ı, Ömer’i izledikten sonra Futbol takımında hala bir sahiplenme olmadığını görmek, hele hele bazı oyuncularda bu ruhsuzluğu görmek gerçekten üzücüydü.
Yenersin, yenilirsin bunlar futbolda olan şeyler ancak Fenerbahçe’yi, Fenerbahçe yapan bu değerledir. Bazı dokunulmazlar, ulaşılmazlar vardır. Bilica, kaptanlığa ulaşmayı hak etmiyordu. 

Son üç senedir basketbol ve amatör branşlardaki başarılar, Futbol takımına krediler açıyor. Taraftar, Futbol takımında göremediği bazı şeyleri bu takımlarda görüp geleceğe daha ümitle bakabiliyor ancak daha ne kadar sürecek bilinmez. Çünkü takım olmak adına gerekli bazı şeyler yapılmıyor. Bunlar önemli şeylerdir. Futbolcuların bazılarının niyetini çok iyi görebilmemizi sağlıyor.

Bugün Bilica’nın kaptan olması demek, Fenerbahçe değerlerine yapılan kazı çalışması demektir.  Bunu yapanlar da hak ettiklerini göreceklerdir.

Abdullah Aksoğan 

Not: İstastiki bilgiler NTVSpor.net sitesinden alınmıştır.


24 Ocak 2011

Fenerbahçe'de Sorunların Çözümü,Takım Oyunu



Fenerbahçe’nin asıl sorunu nedir diye günlerdir hatta aylardır tartışıyoruz. Transfer çığlıkları ile geçti son aylarımız. Elbette ki transfer gerekiyor ancak elimizde bir tek Türkiye Şampiyonluğunun bulunduğunu göz önüne alırsak, kadronun çokta yetersiz olduğunu söylemek bence yanlış olur. Fenerbahçe’nin takım olamama sorunu var. 

Şirket için yazdığım bir yazıyı buraya da koymak istiyorum. Fenerbahçe’nin yapmadığı en önemli şeyler bunlardır. Sorun ne sol beke transferdir ne de forvet eksiğidir. Sorun tamamen aşağıda yazılanlardan ibarettir. 4 aylık dönemeç için Fenerbahçe’nin gerçek ilacı bunlardır.

“Hayatta her şeyin bir amacı vardır. Belirli bir amaç doğrultusunda işler yapılır. İnsanoğlu bu amaç doğrultusunda hamlelerini yapar. Dünya da tüm canlılar bir amaca sahiptirler. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için yaşarlar.

Bu amaçların gerçekleşmesi için her bir canlı birbiriyle yardımlaşır. Potansiyellerini ortak kullanıma açarak amaçlarını daha kararlılıkla gerçekleştirebilirler. 

Dünya da bunu örneği çoktur. Ördekler daha çok yol kat edebilmek için V şeklinde uçarlar. Böylece bir ördeğin uçabileceğinden 6-7 kat daha fazla mesafe kat ederler. Bu şekilde uçarken kimisi ağır yükü çeker, kimisi güç harcamaz, ancak sırası gelen dinlenir, sırası gelen gücünü maksimum seviyede harcar. 

İnsanlar da daha çabuk ve kararlı bir şekilde hedefe ulaşabilmek için takım çalışması yaparlar.

Takım Çalışması’nın gerçekleşebilmesi için bireylerin takım’a inancı olmak zorundadır. Önce takım’a inanmalıdır. Manevi hazırlık çok önemlidir. Dünyada tüm ekiplerde manevi hazırlıklar yapılır. Manen hazır olmayan ekipler tüm yeteneklerine rağmen bertaraf olmuşlardır. Günümüz de bunun çok örnekleri vardır.

Takım çalışması yapan bireylerin yapması gereken en önemli etkenlerden biriside takım arkadaşını anlamaktır. Bunu yapmak için onun yaptığı işleri iyi bilmesi gerekmektedir. Bu manevi olarak takım’ı daha da sağlamlaştırdığı gibi takım oyununun işlemesini sağlar. Destek çok önemlidir. Kötü bir durumda, takımın o durumu çabuk atlatabilmesi için bu çok önemlidir.

Dünyada birçok spor takımı antrenörü, oyuncularının birbirlerini daha iyi anlayabilmeleri için mevkilerini değiştirerek idman yaptırır. Böylece oyuncu, takım arkadaşının hangi şartlarda çalıştığını görür ve açıkları bu şekilde kapatır. Tabi ki bunu yapmak için genel bir grup yerine küçük gruplar yapılmalıdır.  Tek bir grup yerine küçük gruplar kurularak takım çalışmasını daha keskin hale getirebiliriz.

Örnek vermek gerekirse bir spor kulübünün futbolcuları, basketbolcularını anlayamayabilir. O yüzden Futbolcular ile Basketbolcular ayrı ekipler içinde çalışmalarını yaparlar. Futbol takımı da kendi içerisinde gruplara ayrılırlar. Futbol takımı yönetimi ve Futbol takımı oyuncuları ayrı gruplar haline çalışırlar. 

Takım oyuncuları çok yetenekli olmayabilir. Zaten takımların kurulmasında ki amaçta budur. Performansı yükseltmektir. Takım oyuncusunun bunu kabul etmesi gerekmektedir. Takım oyuncusu yeteneği dolayısıyla veya yeteneksizliği dolayısıyla kendisini yıpratmamalıdır. Amaç Takımın aldığı sonuçtur. Tek başına iş yapmak, kahramanlık yapmaktır. Bununda takıma faydası olmadığı gibi zararı olur. Takım da manevi çöküntüye neden olduğu gibi tek başına ilerlemek bir yere kadar mümkündür. Bir oku kırmak çok kolaydır. İlla ki o oku kıran bir kuvvet vardır. Ancak bir grup oku kırmak kolay değildir. 

Takım içinde herkesin görevleri vardır. Bir savaşı sadece generaller kazandırmaz. Askerler ve rütbeliler de bu savaşın içindedir. Generalini benimsememiş çok yiğit askerler savaş kaybetmiştir veya askeri yetersiz olan çok ordu savaş kazanmıştır. Takım oyuncusu bunu kabul etmelidir, herkesin görevi farklıdır ve herkesin görevi kutsaldır.  

Takım oyuncusu empati kurabilmelidir. Bunu da yapmak için ekip arkadaşının nasıl çalıştığını bilmelidir. Doğan boşlukları kapatmak için ve hedefe giderken daha az hata için bu gereklidir. Planlama yapabilmeli ve o plan doğrultusunda istikrarlı bir şekilde ilerlemelidir. İstikrar’ı iyi benimsemelidir. Dalgalanmalar takım içinde psikolojik dengeyi bozar takımın maneviyatını düşürür. İstikrar, kararlılıktır.

Takım içinde herkesin bir görevi vardır ve anormal şartlar olmadıkça bu görevlerin dışına çıkılmamalıdır. Görev dağılımı iyi yapılmalıdır. Herkes yapabildiği görevi yapmalıdır. Yeteneklerinin dışında bir görev alan bir takım oyuncusu takım adına yararlı olamaz, bir nebze kendini ortaya çıkarsa da bunu takım bireylerinin çoğuna yaparak sonuç elde edilemez. Bu takım içinde ki maneviyatı etkiler ve takım çalışmasının temelini oluşturan unsuru çökertir.

Zor şartlarda takım oyuncuları birbirlerinin açıklarını kapatmalıdır ancak bunu sürekli yapmak ilerisi için anlamsız olur. Bir Futbol takımında forvet yeri gelecek orta saha olarak oynayabilecek, Defans oyuncusu kanata çekilebilecektir. Ancak forveti devamlı savunma oynatarak verimi yakalayamazsınız. Oyuncu değiştirme hakkı olmayan bir takımda kalecinin sakatlanıp çıkmasından sonra Forvet elemanı kaleye geçip harikalar yaratabilir, ancak o forvet oyuncusu devamlı kaleci olarak oynayamaz. Takım için zor zamanda forvetin yaptığı çok iyi bir iştir ancak devamlı oynatarak verimi sağlayamazsınız. Ancak forvet oyuncusunun yaptığı takım çalışmasına güzel bir örnektir.

Takım içindeki iletişim, çalışma ortamı gibi etkenlerde maneviyatı destekler. Bu gibi etkenler iyi olmalıdır. Maneviyatı sağlamlaştırıcı özellikler katılmalıdır. Takım arkadaşları arasında ki bağ kuvvetlendirilmelidir.  

Takım içinde eleştiri olmalıdır. Eleştiri hataları düzeltmeyi sağlar. Takım oyuncularının eleştiriyi kaldırabilmesi ve eleştiri sonucu düzeltmelere gitmesi çok önemlidir.”



İşte zaferin fotoğrafları / 44
Fenerbahçe'de mevkisi ve pozisyonu ne olursa olsun, artık her kişinin, her bireyin sorumlu davranması şarttır. Alex, Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım merkezli kaoslar takıma sadece zarar verir.

Abdullah Aksoğan

22 Ocak 2011

Gökhan İstiyorum Dedi – MP Antalya: 0 Fenerbahçe: 1

 Antalyaspor-Fenerbahçe maçından müthiş kareler

Antalya kampı başladığından beri Futbolcular birlik beraberlik mesajları verdiler. Andre Santos ile başlayan özeleştiri furyası, diğer futbolcuların kendilerini eleştirmesiyle herkeste bir kıpırdanma yaşattı. Taraftarından, futbolcusuna herkes biliyor ki bu takımın tek eksiği inanç ve istek!

Bir hafta boyunca yapılan çalışmaların ardından sahaya Aykut Kocaman’ın böyle bir taktik ile çıkmasına açıkçası şaşırdım. Çünkü ileride Semih, Niang ve Alex’ten oluşan bir üçlü oluşturup arkalarında Mehmet Topuz, Selçuk ve Emre üçlüsüyle çıkması çok büyük bir riskti. Çünkü Emre, Selçuk ve Mehmet oyunu ileriye taşıyamadıkları vakit saha içinde ileri uç oyuncularıyla büyük bir boşluk oluşacaktı. Nitekim böylede oldu. Orta sahada oynayan bu üçlü iki işi birden yapamayarak dikkatin dağılmasına neden oldu.

Fenerbahçe’nin takım olabilmesi için daha çok zaman var ancak şampiyonluk istiyorsa alışma süresinde galibiyetlerine devam etmesi şart. Bunun içinde gol yemeden maçlarını tamamlaması büyük önem taşıyor. Bu maçta gol yememesi güzeldi. Hatta takımın oyundan düştüğü 60. Dakikada ileride bir şey yapamayan Semih’i alıp Özeri koyması takımı biraz rahatlattı ve takım pas yapmaya başladı ancak bu sefer de Niang’ı alması takımın geriye yaslanmasına neden oldu. Topu ileride tutan birisi olmayınca takım baskı altında oynamaya başladı.  İkinci yarı istatistiklerine baktım, topla oynama Antalya adına %68 iken Fenerbahçe adına %32 idi. Bu kadar topu rakibe teslim etmek iyi değildir.

Takım hala çok savruk oynuyor. Sol kanat 4-3-3 oynamaya çalışırken, sağ kanat 4-4-2 gibi oynamaya çalışıyor. Zaten golü pozisyon bilgisi iyi olan sağ kanattan bulduk. Ancak Niang ve Santos 4-3-3 konusunda pozisyon bilgisine sahip olmadığı için sol kanattan etkisiz kaldık. Niang devamlı çizgide kaldı ve içeri girmedi. Santos savunma güvenliğini düşündüğünden gereken desteği fazla veremedi. En azından bu maç için Semih veya Niang’tan birisini kesip sol kanatta farklı bir isim ile başlayabilirdi. 

Orta saha ileriye destek vermiyor. Savunma yaparken de çok fazla geriye gömülüyorlar. Bunlar zamanla oturur elbette ancak bu şekilde hücumculara destek veremezler. Skora ve hücuma katkı bu kadar kötü olursa deplasmanlarda takımın işi zor olacaktır. Emre, Mehmet, Selçuk, Cristian, Gökay’ın oyuna ve skora pozitif katkıda bulunması lazım. İleriye gidemedikleri gibi defansa o kadar çok yaklaşıyorlar ki hem Antalyaspor’u üstlerine çekiyorlar, hem de Lugano ve Yobo’nun önünü gereksiz kalabalıklaştırıyorlar. Orta saha oyuncuları mutlaka pozisyonlarını korumalı ve diri bir şekilde rakiple mücadele etmeli. 

Galibiyet çok önemliydi. Futbolcular uzun zamandır stres altındaydı. Aykut Kocaman’ın ve Futbolcuların rahat bir ortamda çalışabilmeleri için bu galibiyet şarttı. Fenerbahçe önümüzdeki hafta Trabzon’u, Kadıköy’de yenebilirse şampiyonluk için havayı yakalar. İlk 9 haftada çok önemli. Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolundaki kaderini bu 9 hafta belirleyecek. İlk hafta galibiyetle kapandı.

Gökhan Gönül harika bir gol attı. Savruk oynayan takımda adeta tek başına şampiyonluk için çırpındı. Golü bularak şampiyonluğu istediğini haykırdı.

Abdullah Aksoğan

17 Ocak 2011

Islıklayanların RTE’den Farkı Yok

 Türk Telekom Arena Stadı'nın açılışından muhteşem fotoğraflar

Bir ülkede adalet yoksa o ülkenin geleceğinin aydınlık olduğunu söyleyemeyiz.

Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena stadının açılışında bunu çok net bir biçimde gördük!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı başta olmak üzere üst düzey bürokratlar yuhalandı stad içerisinde. Aynı zaman  da Galatasaray Spor Kulübü başkanı ve arkadaşları hatta ve hatta ailesi yuhalanmaktan maçı izleyemeyerek stattan çıktılar.

Protesto etmek her vatandaşın hakkıdır ancak ben o protesto edenlerin, protesto ettikleri kişilerden farkı olmadığını düşünüyorum. Bedavaya yapılan bir stadı kendilerine hak görüyorlarsa ve 11 sene önce kazanılan UEFA kupasını sebeplerden biri olarak gösterip kulüplerine çıkar doğrultusunda kullanıyorlarsa, Recep Tayyip Erdoğan’da bu stadın açılışını kendi partisi için bir propaganda olarak kullanabilir. Başbakan da çıkıp ben de bu ülke için şunları şunları yaptım diyerek olayı iyice çıkmaza götürürse kuru tartışmalar arasında yıllar heba olup gider.

Memleketi bu kadar seviyorlardı da neden daha muhtaç olan kulüpler ve şehirler varken stad yaptırmaya çalıştılar?

Paraları mı yoktu?

Daha çok ihtiyacı olan kulüpler dururken, devletin parasını bu şekilde harcatmalarından sonra onların zihniyetiyle bakarsak olaya, bizim de o stattakileri ıslıklamamız lazım!

Cebinden mi yaptırdı bu stadı da böbürleniyor diyenlere de Haldun Üstünel, Hakan Bilal Kutlualp ve niceleri cebinden mi para verip yaptı o transferleri de hala kral muamelesi görüyor diye sorarım!

Ülkenin bir spor politikası maalesef yok!

Sporun geliştirilmesi ve ilerlemesi için hiçbir çalışma yapılmıyor. Koskoca spor kulübü devletten medet umuyorsa vay diğerlerinin haline!

Galatasaray’a yakışan stadın maliyetini öğrenip, bir ödeme planı yaparak bu parayı devletin kasasına koymaktır.

Bunu yapmadıkları müddetçe kimse Recep Tayyip Erdoğan’ı ıslıklayamaz. Adamın tek derdi partisine çıkar sağlamak. Aynı Galatasaraylıların kendi kulüplerine sağlamak istediği çıkar gibi!

Aralarında hiçbir fark yok!

Abdullah Aksoğan

13 Ocak 2011

Bu Yolun Sonu Sabotaj – Yeni Malatyaspor: 2 Fenerbahçe: 1



Fenerbahçe’nin kupa şansı çok fazla değildi zaten. Gençlerbirliği’nin, Buca’yı yenmesiyle az olan tur şansı, iyice imkânsıza dönüşmüştü. Bu maçta takımın vereceği tepki ile gelecek adına umut taşıyabilirdik ancak skandal bir futbol izledik. Son 3-4 maçında olduğu gibi futbolcularda oynama isteği hızlı bir şekilde aşağılara doğru düşüyor. Aykut Kocaman bir kere şunun farkına varmak zorunda, eğer bu adamların inancını kaybederse işi kendisi adına çok zor bir yola sokar. Kendi transfer ettiği futbolcular bile isteksiz oynayabiliyor ve dediklerini 6 aydır hala yapamıyorsa zor olan yol çıkmaza gider.

Son yazdığım tüm maç yazılarına şu şekilde başlıyorum. Taktiği ve dizilişi bir kenara bırakalım! Fenerbahçe’nin asıl sorunu şu an kâğıt üstünde değil. Transfer yaparak da bu sorunları çözemez Aykut Kocaman. Maç boyu Yobo, Lugano, Selçuk, Topuz ve Caner ayağına gelen topları dan dun ileri vurdular. Bu şekilde futbol oynayamazsınız. Karşınızdaki rakibiniz 2. Lig B kategorisinde oynuyorsa ve senden daha fazla pas yapıyorsa ve şut çekiyorsa kâğıdı kalemi bir kenara bırakıp ben ne yapıyorum diye bir düşüneceksin. Pas vermek, şut çekmek, mücadele etmek futbolun temel yapı taşıdır. Sen bunları yapamıyorsan, kendinden kat kat düşük seviyedeki oyunculara karşı bile geride kalıyorsan başarı hayaldir.

Aykut Kocaman şunun farkında değil sanırım. Hatalar yapabilir, başarıyı zamana yayabilir ama oyuncularına inancı aşılayamazsa işi çok zor. Bu yolun sonu sabotajdır. Kendi transfer ettiği oyuncuya bile derdini anlatamıyorsa Aykut Kocaman’ı çok daha zor günler bekliyor. Malatya ikinci golü attığında daha 20 dakika vardı ve 20 dakika boyunca Malatya tribünleri üç, üç, üç diye tempo tuttu. Senin futbolcunda psikolojik olarak bu durumdan bir etkilenme olmuyorsa sorunu taraftar elbette ki sende arar. 

Bu maç da gösterdi ki Fenerbahçe’nin asıl sorunu takım olmakta ve temel ihtiyaçları karşılayabilmektir. Fenerbahçe bunları başaramazsa istediği mevkiye istediği adamı transfer etsin yine başarılı olamaz. Fenerbahçe ikinci yarının ilk 9 haftasında seviye olarak çok zor maçlara çıkacak. Bu 9 maçta yapacaklarıyla kaderini çizecek ancak görünen o ki hala hazır değiller. 

Abdullah Aksoğan

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...