22 Temmuz 2011

Halkın Darbesi, Askerin Darbesine Benzemez!



Tarihe bakarsanız görürsünüz, halk ne zaman harekete geçse, sonuçları hiç kimse için iyi olmamıştır. Bir bakmışsın koyun dediğin adam kurt olmuş.

Bizim ülkemiz alışık Askeri darbelere ve monarşi insanların ruhunda var Cumhuriyet falan hikâye!

Adalet halk için değil kişisel menfaatler için var bu ülkede.

Dün Fenerbahçe-Shaktar Donetsk hazırlık maçında küçük bir halk isyanının provasını izledik!

Basın Tribününe yapılanlar doğru bulunmuyor. Gerçekten hangi yüzle bu yorumu yapabiliyorlar şaşırıyorum. Sen birilerinin köpekliğini yapıp yalan yanlış haberler ile insanların itibarını zedelerken hiçbir utanma ve merhamet duygusu içinde olmuyorsun da sizi kovan taraftarlardan mı utanma ve merhamet duygusu bekliyorsun!

Ortada bir oyun var ve herkes kafasına göre takılıyor. Belirlenen kuralları kimse sallamıyor ve herkes kendi kurallarını belirlemiş ve kimse de buna dur demiyor. Sonra da birileri çıkıp kendi kurallarını belirleyip oyuna dâhil olunca tepki koyuyor!

Aziz Yıldırım’a yapılanların hukukla bir alakası yok!

Fenerbahçe’ye yargısız infaz yapılmasının hukukla bir alakası yok!

Çamur atıp masumiyetin ispatlanmasını beklemek Hitler Almanya’sına özgü bir davranıştır! Faşizmdir!

Bu durumda kimse çıkacak olayların sorumlusunu bu insanlarda aramasın.

Bu operasyon bir tek Fenerbahçe’ye olduğu müddetçe ve sorumsuz taraftarlar bunun üstüne şuursuzca gittiği müddetçe kutuplaşma doğacaktır. Kutuplaşmadan da şiddet doğacaktır.

Temizleyeceğiz dedikleri futbol bir anda kör bir kuyuya düşmüştür.

Çıkartabilecek 40 akıllı aranıyor şu an ama Etik Kurulu 5 kişiden oluşuyor.

Aziz Yıldırım Fenerbahçe’dir!



Dolayısıyla Aziz Yıldırım Türkiye’dir!

Evet, evet, durup gülmeden önce otur iyi düşün!

Aziz Yıldırım bu kulübe çağ atlattı. Yaptığı tesisleri, statları, salonları, yüzme havuzları, atletizm pistleri anlatırsam yazı çok uzun olur okumazsınız. Şampiyon yaptığı spor dallarını, olimpiyatlarda olsun, uluslararası turnuvalarda olsun yarattığı şampiyon sporcuları buraya yazsam sayfalar yetmez!

Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’yi çağ atlattı. Dolayısıyla Türkiye çağ atladı!

Herkesten küfür yedi. Herkes annesine küfür etti. Fenerbahçeli olduğunu iddia eden karaktersizler bile yaptı bunu. Diğerleri biat ederken o etmedi!

Herkesle kavga etti!

Karısıyla kavga etti, kızıyla kavga etti, arkadaşıyla kavga etti, rakipleriyle kavga etti, siyasilerle kavga etti, etti oğlu etti!

Doğru bildiği uğruna herkesi karşısına aldı.

Aziz Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyet’i spor tarihine yaptıklarını yapan bir tane örnek sayabilir misiniz?

Aziz Yıldırım’ın sırtındaki bıçakların sayısını bana sayabilir misiniz?

Bu olayların olacağını 2 senedir tahmin ediyordum ve bırakması yönünde fikirlerimi sunuyordum. O meşhur Denizli faciasının olduğu sene de siyasi baskıları kendi ağzından dile getirdi. Aziz Yıldırım, tamamen siyasi bir darbe sonucu görevini bırakmak zorunda kalmıştır. 

Aziz Yıldırım’ın tek suçu biat etmemektir.

Biat etseydi bunların hiç biri başına gelmezdi!

Ne medyadaki ejderhalara biat etti, ne Federasyondaki ejderhalara biat etti, ne kulüp içindeki ejderhalara biat etti, ne siyasilere biat etti!

Bugün kendi kendime şunu soruyorum “Biat etmese miydi?”

Cevabım hep aynı oldu ve hep aynı olacak “İyi ki etmemiş!”


19 Temmuz 2011

19.07.2011



Hep papatya bahçeleri olacak değil ya!

Sert dalgalar da olacak önümüzde!

Her şey değişecek değişmeyen bir tek Fenerbahçe olacak!

Dünya Fenerbahçeliler Günü kutlu olsun!

15 Temmuz 2011

Beşiktaş “Artiz Mektebi”


Beşiktaş’ın başına Yıldırım Demirören geldiğinden beri, kulüp anlamsız derecede şov amaçlı olaylara imza atmaya başladı. Farklı olduklarını gösterme sevdası sürekli bu camia taraftarlarını ve yönetimini hatalara sürükledi. Kimi zaman kendi ürettikleri safsatalar yetmedi, başkalarının ürettiklerinin çakmasını yaparak şovlarına devam ettiler.

Beşiktaş yönetimi Türkiye Kupasını aklanana kadar iade etme kararı aldı. Türk halkı her zamanki gibi “one minute” olayındaki gibi gazı aldı ve methiyelere başladı.

Beşiktaş’ın bu yaptığı iyi yönde hukuku delmektir. Bunun kötüsünü Mafya yapıyor. Ancak amaç ve sonuç aynı, hukuk deliniyor!

Daha iddianame hazır olmadan, Hâkim edasıyla kime ne cezası vermeye çalışıyorsun?

Madem bir jest yapmak istiyorsun ve gerçekten utandığın için kendine zarar vermek istiyorsun Türkiye Kupasını iade edersin, Avrupa Kupalarına katılmazsın ve aklanana kadar Bank Asyada devam edersin.

Beşiktaş’ın bu yaptığı Müslüm Gürses konserlerinde kendini jiletlemektir!

Ama daha onurlusu kendini jiletlemek değil, Japon bakan gibi hatasından sonra harakiri yapmaktır!

Beşiktaş’ın şu kararından sonra gözümde Müslüm Gürses konserinde kendini jiletleyenlerden hiçbir farkı kalmamıştır!

Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir! 

Yasama, Yürütme ve Yargı’yı kişiler kendi kendine yapacaksa Hâkimler, Savcılar, Avukatlar neden var?

Bu ülkenin şova değil, adalete ihtiyacı var!

14 Temmuz 2011

Bu sefer olmuş Adidas!




Adidas’ı özellikle son 2 senedir forma tasarımlarında eleştirdim. Kaleci formalarına gösterdiği özenin onda birini göstermedi formalara. Formaları geçtim yazı fontları bile çok özensiz duruyordu.

Tabii bu benim kişisel görüşüm beğenenler de vardır ancak bütün herkesin hem fikir olduğu konu çubuklu formanın olması gerektiği gibi yapılmamasıydı. 100. Yılda çıkarılan çubuklu forma, gerçek çubuklu formadır. Adidas, inatla çubuklu formaya 3 çizgisini eklemekte ısrar ediyor. Bu sefer kol kısmını yine bozmuş ancak 100. Yıldaki çubuklu gibi bir efsane daha çıkarmaya doğru gittiğini hissettirdi.

Asıl konu çubuklu değil aslında. Tek Yıldız Forma, Altın Zırh Forma, Sarı Kanarya Forma, Mavi Zırh forma gerçekten çok güzel olmuş. Adidas’tan umudumu kesmiştim ki bu sene gerçekten bütün formalardaki tasarımları çok güzel. Hangisini alacağımı şaşırdım.  Altın Zırh ve Tek Yıldız arasında gidip geliyorum. Büyük ihtimalle de birçok taraftarın 2-3 seçeneği vardır. 

Nike bu işi bana göre iyi yapıyor ancak bu sefer Adidas'ın hakkını vermeliyim. Gerçekten forma heyecanını yaşattı bana tekrardan. Son iki senedir forma almayı kulübe hizmet olarak görüyordum. Bu sene forma aşkımı ve arzumu canlandırabildiler.

  

13 Temmuz 2011

2011-2012 İç Transfer Durumu #2



İç Transferde ikinci bölüm biraz soru işaretleriyle dolu.

Şike operasyonu, Düzce’de ki kampa tam kadro çıkmak isteyen Aykut Kocaman’ın planlarını sekteye uğrattı. İç transferde Semih ile anlaşan Fenerbahçe, Yobo, Bilica ve Güiza’nın belirsizlikleriyle kampa başlamak zorunda kaldı. 
 
Semih ile anlaşılması çok iyi oldu. Takımda kaliteli bir Türk forvet olması şarttı. Özellikle Şubat ayında Afrika Kupası varken Emenike ve Niang’ın yokluğunda Semih’e büyük iş düşecektir. Ayrıca Niang dışında oyunu geriden kuran bir forvete daha ihtiyaç vardı. Yedek kulübesi için çok iyi bir transfer oldu. Aslında Semih kendisini güçlendirse ve 90 dakika mücadele edebilecek kondisyona sahip olsa Türkiye Liginin açık ara en iyi santraforu olur ancak son yıllarda kondisyonunda bir düşüş var ve sürekli sakatlanıyor.

Yobo ve Bilica, birbirleriyle bağlantılı olarak kalıp kalmayacakları şekillenebilir. Yobo, son şike operasyonundan sonra büyük ihtimalle geri dönmeyebilir. Yobo’nun yokluğunda yerine Serdar Kesimal düşünülürse yedeklemek amaçlı kimsenin istemediği Bilica düşünülebilir. Zira uzun maratonda Lugano-Serdar’ın yedekleri Bekir ve Bilica olabilir. Bilica’nın kalmasını her ne kadar istemesem de Aykut Kocaman parayı sokağa atmaktansa zor zamanda Bilica’yı değerlendirmek isteyebilir ve bunu da başaracaktır. Güiza’dan da bu şekilde maksimum verim alan Aykut Kocaman Bilica’dan da aynı verimi sıkıntılı durumlarda alabilir. 

Güiza konusu tam bir muamma. Şike operasyonu yüzünden orta saha transferi olmaz ise eğer Güiza’nın da talibi olmazsa kalma ihtimali yüksek gibi görünüyor. Kalırsa değerlendirilecektir. Yoğun tempoda takımın 4 forvetinin bulunması en azından zarar getirmez.
Altyapıdan 3 genci de kamp kadrosuna alan Aykut Kocaman, gelecek adına da büyük hamleler yapıyor. Faydalanmaktan öte altyapıya gözüm üzerinizde mesajı vermesi bile gelecek adına olumlu olacaktır. Artık altyapıdaki gençler A takıma çıkabilme ihtimallerinin olduğunu bilerek çalışmalarına devam edecektir.

11 Temmuz 2011

Eppur Si Muove


Tam bir haftadır soğukkanlı bir biçimde olanları izledim. Herkesin tecelli etmesini beklediği adaletin nasıl tecelli edeceğine dair yasalar detaylı bir biçimde incelendikten sonra ve Türkiye gerçeklerinin farkında olarak, Fenerbahçe’nin küme düşmeyeceğinin ve/veya küme düşürülemeyeceğinin rahatlığıyla olayları izledim. At gözlüklerinin altından timsah gözyaşı döken ülkem insanının şaşkın bakışları altında kararı zevkle dinledim.

Emniyet ve Medya bu süreci baltalamıştır. Olayların detayına girmiyorum. Herkes zaten bu konuyu dillendirdi. Savcının delillere gizlilik koyduğu ortamda telefon kayıtları, resimler ve iddialar kamuoyuna servis edildi. İtibarsızlaştırma politikası son hükümetin en acımasız silahı oldu. Yargılamak istedikleri kişi ve/veya kurumları yargısız infaz yoluyla halkın önüne atmak gerçekten acımasızca bir tavır ve bu demokrasi ile bağdaşmaz!

Sonuç olarak her ne kadar güvenmesek de sonuç az çok belliydi ve mantıksal olarak olması gerekenler belliydi. Hiçbir şekilde iddialara, mantıksız olaylara, nedenlere girmeyeceğim çünkü olay başlı başına çelişkilerle ve eşitsizliklerle dolu. Bana kimse bu davanın mantıklı ve eşit bir ortamda yürütüldüğünü anlatamaz. UEFA’nın talimatlarına göre takımlar hakkında kararı federasyonlar karar verir ve federasyonlar bağımsızdır ve siyaset karışamaz! Mahkeme sonucu ne olursa olsun TFF istediği gibi kararını verebilir. Bakıyoruz TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, soruşturmayı yürüten savcıdan bilgi alamadığını söylüyor. Bir şekilde bir hafta boyunca incelemeler yapılıyor ve bugün Fenerbahçe’nin durumunda herhangi bir sıkıntı olmadığı belirtiliyor.

TFF üzerine atılan bu bombayı çok mantıklı bir şekilde savuşturdu. Fenerbahçe’yi küme düşürseler ve mahkeme Fenerbahçe lehine bir karar vermiş olsa bu külfetin altından hiçbir şekilde kalkamazlardı. Zamanı geri getirme ihtimali bu dünyada şu an için yok. Ancak mahkeme kararını beklemek çok daha mantıklıydı ve TFF mantıklı olanı yaptı. Mahkeme sonucunda iddialar, belgelerle desteklenirse zaten Fenerbahçeliler, Federasyondan önce sandalyeye vurur! Geç gelen adalet mutlaka tecelli eder ve hak eden hakkını bir şekilde alır.

Ancak at gözlüklerinin altından gözyaşları döken bu grup nedense bu kararı beğenmediler. Bir hafta boyunca adalet naraları atıp üstüne iddialar bile ortada yokken federasyondan geri dönülemez bir karar almasını beklemek gerçekten büyük sorumsuzluk. Gerçi onlara alıştık. Konu Fenerbahçe olduğunda çok acımasız olabiliyorlar. Bakıyoruz gözaltına alınanların sayısı bugün artmaya devam ediyor ancak Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye yapılanların yüzde biri yapılmadı.

Bu operasyon Fenerbahçe’nin itibarını azaltmaya yönelik bir operasyon olarak akıllarda kalacak. Göreceksiniz iddialar da kanıtlanamayacak. Bunlar benim sadece kişisel tahminim ancak o iddialar sağlam iddialar olsaydı şu an mutlaka açığa çıkartılıp Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin kalemi kırılırdı. Ben bu iddiaların sağlam temeller üzerinde oturtulduğuna inanmıyorum. Bu davanın öyle 2-3 senede biteceğine de inanmıyorum. Ergenekon’un bir benzer sürecini burada da göreceğimiz aşikâr!

Fenerbahçe, bundan sonra daha çok çalışarak ve anormal başarılar kazanarak itibarını tekrar toparlamaya çalışacaktır ancak Aziz Yıldırım devri kapandı diyebiliriz. 2006 yılında kendisi yüzünden kulübe zarar verileceğini düşünerek istifa eden ve tüm camia tarafından ikna edilen başkanın geri dönmeyeceği ortada. Fenerbahçe için artık yeni bir dönem başladı. Bu süreçte gerçek dostu ve düşmanı iyi ayırt etmek gerek.
Son söz bu operasyonun her şeyi çözeceğini düşünen işbirlikçi koyun halka gelsin, 

Dosya:Galileo before the Holy Office.jpg

Galileo’yi mahkeme önüne dünya dönüyor dediği için çıkardıklarında suçunu kabul ettikten sonra içinden “Eppur Si Muove (Ama Dönüyor)” demiştir. Aziz Yıldırım belki bir gün gelecek bu işkenceden kurtulmak için suçunu kabul etmek zorunda kalacak ama hepimiz bileceğiz ki bu düzen ondan önce vardı ve ondan sonra da var olacak. O suçunu kabul etse de bu işin içinde olan gerçek sporseverler kimin ne yaptığını her zaman için görecek ve hak aramaya devam edecek.

4 Temmuz 2011

En Az 10 Yıl Sürer




Dün sabahtan beri bilgi kirliliği yaşıyoruz. 2010 yılında başlatılan operasyonların bir yenisini izledik dün ancak hiçbir operasyon bu kadar bilgi kirliliğine sahne olmamıştı. İşin içinde Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım olunca herkes kinini, nefretini kusmaya başladı. Aksini beklemiyorum zaten. Türkiye’de bunlar her zaman olur.

Aziz Yıldırım’ın şampiyonluğu para ile satın aldığı lafları dolaşıyor herkesin ağzında. Buna en ufak bir ihtimal dahi vermiyorum. Aziz Yıldırım para ile kupa satın almaz. Mantıken bunu çürütecek bir sürü madde sıralayabilirim bunun tersi olarak bunu destekleyecek madde sayısı neredeyse yok gibi bir şey. Zaten mevcut transferler ve maçlara baktığımızda eğer Fenerbahçe’de bir şüphe varsa, geri kalan takımlarda ve maçlarda şüphenin en babası var!

Savcılık konu hakkında bilgilendirme yapılmasını engelledi. Kimse neyin ne olduğunu tam olarak bilmiyorken bu iddialar nasıl ve ne amaçla dillendiriliyor tahmin etmek güç değil.  Bu operasyonlar nedense bana Ergenekon sürecini hatırlattı. Bu olayların sonuçlanmasını beklemiyorum. Bu olaylar birilerine koz olarak sunulacaktır. Tipik bir Ergenekon süreci yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu operasyonlar birilerine sürekli tehdit unsuru olarak kullanılacak. Yıllar boyunca sürecek ama çözülemeyecek bir sürece giriyoruz.

Elinde bilgi olmayanların artık susup süreci takip etmesi gerekmektedir. Adalet istiyoruz diye ağlayan vatandaşın bu gibi olaylarda maskelerini düşürüp kendilerini tatmin etmek için adaleti oyuncak yapması çok vahim. Bu süreç boyunca birçok insan sorguya çekilecektir.  Gözaltına alınan her kişiye, bilgi alamadığımız şu ortamda suçlu yaftası yapıştırmak çok büyük hatadır. 

Her şeye rağmen bel altı vurmalar devam ederse, bu işin sonu kutuplaşmaya kadar gider ve engellemek istedikleri sporda şiddetin önüne geçemezler. Hesap veremeyecekleri işlere kalkışıyorlar!

2 Temmuz 2011

Yapın Artık Şu Hamleleri



Mehmet Ali Aydınlar, Türkiye Futbol Federasyonu’nun yeni başkanı oldu. Türk Futbol’u için çok iyi bir isim oldu. Fenerbahçe Acıbadem ile Eczacıbaşı’nın yıllarca yaratamadığı etkiyi hızlı bir şekilde yarattı. Türk Voleybol’unu Dünya ve Avrupa arenasında tanıtma yolunda, altyapıyı cesaretlendirip, bilgilendirme konusunda çok doğru işleri çok hızlı bir şekilde yaptı. Yaptığı hatalar olmadı mı? Elbette oldu hatta yaptığı hata Avrupa Şampiyonluğuna mal oldu ancak kazanan yine Türk Voleybolu oldu.

Mehmet Ali Aydınlar tüm kurumların desteğiyle geldi. Artık bu destekle birlikte hızlı bir şekilde temel sorunların üstüne gidilmesi lazım. Sporda şiddet, statların iyileştirilmesi, hakemlerin güven tazelemesi, seyircisiz oynama cezalarının elden geçirilmesi, Türkiye Kupası ve liglerde yapacağı statü değişiklikleri, Yabancı sınırı, altyapıya destek ve Almanya’nın nasıl oluyor da Türk oyuncuları bir Dünya yıldızı haline getirdiği konularına parmak basması beni heyecanlandırdı. Mehmet Ali Aydınların İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya’nın yaşadığı değişimleri gözlemlediğini ve bu değişimlerden oluşan karma bir devrim yaratmaya çalıştığını hissetmemek elde değil.

Türk Futbolunun bir devrime, büyük bir yapılanmaya ihtiyacı var. Artık bu kaçılamaz bir gerçek. Bugüne kadar gelenler hep sorunları hasıraltı etmeye çalışıp insanların yüzüne şirin gözükmeye çalıştılar. İnşallah Mehmet Ali Aydınlar bu sorunları çözer. Türk Futbolunun buna çok ihtiyacı var ve artık zamanı geldi. 

Mehmet Ali Aydınlar’ın Fenerbahçeliliğini konuşanların art niyetli olduğunu düşünüyorum. Dervişin fikri ne ise zikri de odur. Kendilerine yapılmasını istedikleri şeyin başkasına yapılacağını hissetmek, kudurmak ve saldırmak çok hoş değil. Türk Sporu bu şekilde eridi bitti. Ali Uras, Galatasaray başkanlığı yaparken TFF Başkanı oldu, keza Haluk Ulusoy, Şenes Erzik, Levent Bıçakçı vb. örnekler varken artık Mehmet Ali Aydınlar’ı sen Fenerbahçelisin bu işi yapamazsınız diyerek zan altında bırakan ithamlarda bulunmak aşağılık kompleksidir. En azından biraz dönüp geçmişe bakmak lazım, geçmişe bakmıyorsanız bugün her kulübün verdiği desteğe bakmak lazım. Yok, ben hiç birine bakmam diyorsanız dönüp bir aynaya bakmak lazım.

Not: fotoğraf www.milliyet.com adresinden alınmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...