31 Mayıs 2011

Daha Hızlı Kanat Çırpmak İçin, Orhan Şam

4 büyük onun peşinde!

 Aykut Kocaman fırtına gibi bir takım yaratmayı kafasına koymuş. Öyle ki elindeki hızlı oyuncuları bile yedeklemeye başladı ve işini şansa bırakmayacağını gösteriyor. Aykut Kocaman geldiğinden beri Fenerbahçe eski alışkanlıklarından yavaş yavaş kurtulmaya başladı. Bu yaz yapılacak transferler değil yapılan transferler konuşulacak gibi duruyor.

Orhan Şam, Gökhan Gönül’ün Gençlerbirliği Oftaş takımından takım arkadaşı ve Mevkidaş’ı!

Gökhan Gönül’e benzeyen çok özelliği var. Gökhan Gönül gibi hızlı bir şekilde kendini geliştirememiş olabilir ancak Gökhan Gönül’e bir yedek olacaksa bu Orhan Şam olabilirdi ancak ve Aykut Kocaman hemen Orhan Şam’ı takıma dâhil etti. Okan Alkan’a bu konuda haksızlık etmemek lazım tabii ki! Okan, en az Orhan kadar bu görevi yerine getirebilecek yeteneklere de sahip geleceğe de ancak Okan’ın tecrübesini kazanana kadar Kayseri’ye kiralık olarak gönderilmesi çok daha akıllıca bir hamleydi. Okan burada kazanacağı tecrübe ve özgüven ile Fenerbahçe’nin sağ kanatta uzun yıllar sıkıntı çekmemesini sağlayacaktır.  Fenerbahçe kalede yarattığı Türk akımını sağ kanatta da yaratmak üzere.

Orhan Şam’ın bence en önemli özelliği farklı pozisyonlarda da oynayabilmesidir. Aykut Kocaman bu sene transfer ettiği oyuncularda aradığı en önemli özelliklerden birisi bu sanırım. Dikkat ediyorum birkaç pozisyonda oynayabilen oyunculara ağırlık veriyor. Yeri geldiğinde Gökhan Gönül’ü ileride kullanabilmek istiyor, yeri geldiğinde Niang’ı sol açığa çekip Mehmet Topuz’a orta saha da yer açmak istiyor veya Emenike veya Semih’e forvette yer açıp takım içinde oyuncu değiştirmeden taktiksel değişikliklerle rakibi yanıltmak ve bunaltmak istiyor. Bunu bu sene ligin ikinci yarısında çok gördük. Bazı maçlarda bunu yaparak rakibin dikkatini dağıtmasını çok iyi bildi.

Orhan Şam’ı bu tarz bir taktik içinde sık sık kullanacağına inanıyorum. Fenerbahçe’nin kanatları hızlıydı ancak 3 kulvarda gitmenin vereceği kayıpları da düşünerek yedeklemelerini çok iyi yaptı Aykut Kocaman.

30 Mayıs 2011

Defans İçin Önemli Hamle, Serdar Kesimal!


 Serdar Kesimal Fenerbahçe’de!

Fenerbahçe için önemli bir transfer. Teknik özelliklerini bir kenara bırakırsak Türk olması bile Fenerbahçe ve Türk futbolu adına çok önemli. Türkiye’de bir stoper sorunu olduğu apaçık ortada. Bu milli takıma da yansıyor kulüp takımlarına da. Avrupa’da üst düzey mücadeleye girecek stoper maalesef şu an Türkiye’de mevcut değil. Fenerbahçe zaten son yıllarda defans hattını hep yabancı oyunculara teslim etti.

Bakıyorum Servet, Gökhan Zan, İbrahim Toraman gibi yetersiz ve gelişime kapalı stoperler yüzünden milli takım çok büyük sorunlar yaşadı. Bu oyuncuların kulüpleri de Avrupa’da hep hüsran yaşadılar. Bu sene bana göre 3 oyuncu sivrildi. Serdar Kesimal, Serdar Aziz, Ersan Gülüm. Hem Milli takım hem de kulüplerin umudu oldular. Transfer piyasasını çok karıştıracakları belliydi. Bu doğrultuda Fenerbahçe yabancı sınırının getirdiği sıkıntılar ve defans hattındaki iki oyuncusunun hem yaşlarının artık ilerlemesinden hem de Yobo’nun bonservisinin alınamaması ihtimaline karşı Serdar Kesimal ile anlaşmaya vardı.

İlk olarak Fenerbahçe için çok doğru bir hamle olduğunu söyleyebiliriz. Yabancı sınırı yüzünden orta sahada yabancı sınırının getirdiği engeller dolayısıyla sıkıntılar yaşayan Aykut Kocaman’a rahat bir nefes aldırabilir bu transfer. Hem Milli Takım için hem de Fenerbahçe için geleceğe yönelik güzel bir transfer olduğunu söyleyebiliriz.

Serdar Kesimal’i çok az maçta takip edebildim ve izlediğim maçlarda çok iyi olduğunu belirtmekte fayda var. Hızlı, topu oyuna iyi sokan bir görüntüsü vardı. Köln altyapısında yetiştiğini pozisyon almasındaki ustalığından anlamak zor olmasa gerek. Sahaya çok hakim görüntüsüyle güven verdi izlediğim maçlarda. Yaşı daha genç ve kendisini geliştirirse hem Milli Takımın hem de Fenerbahçe’nin vazgeçilmez oyuncusu olur.

27 Mayıs 2011

Düzce Topuk Yaylası Tesisleri




Fenerbahçe’nin her sene başında yaptığı sabit hatalardan birisi Transferi Eylül ayına sarkıtmak ve yaz kamplarını verimli geçirememek. İstenilen şartları sağlayamayan kamp yerlerine bir de eksik oyuncularla gidilince sezon başında çok önemli olan bu yaz kamplarının hiçbir artısı olmuyor. Kamp iyi geçmediği için sezon başlangıçları hep sıkıntılı oluyor. Avrupa’ya erken veda ediliyor, Lig’e iyi bir başlangıç yapılamıyor, iyi hazırlanamayan oyuncuların sakatlık riski yükseliyor, vb.

Fenerbahçe yönetimi Düzce’de Topuk Yaylasına profesyonellerin arzu ettiği şekilde kamp yapabilmesi adına tesis yaptı. Sanırım her sene yaratılan kamp yeri kaosuna bir çözüm bulundu. Zira teknik direktörlerin değişmesi ile program değişiyor, doğal olarak her şey aksıyor ve sezon başı telaşı yüzünden hazırlıklar tam manasıyla yapılamıyordu. Aziz Yıldırım, bu hamlesiyle Transferlerin erken çözülmesi ve kamp yeri programı gibi iki temel sorundan birisini çözüme kavuşturdu. Son transfer hamleleriyle beraber diğer temel sorunu da en azından bu seneliğine hallediyor gibi duruyor.

Kampların önemi çok fazla ve Aykut Kocaman devre arasında bütün futbolcuların bir arada bulunduğu Antalya kampının veriminin farkında olduğu için bu seneki kampa çok önem veriyor ve Tüm oyuncuların kampa yetişmesini istiyor. Kampın takım halinde yapılmasıyla oyuncuların birbirlerini daha iyi tanımaları, sezona hazırlıklarının daha iyi yapılması, Teknik Ekibin futbolculara gelecek planlarını ve taktiklerini aktarması daha kolay oluyor ve takım sağlam temeller üzerine oturuyor.

Aykut Kocaman bu sene rakiplerine oranla bir adım önde başlayacaktı şampiyonluk dolayısıyla kurduğu sistemin istikrarlı bir şekilde ilerlemesi yüzünden ancak kamp yeri, programı ve Transferlerin kampa tam manasıyla yetişmesiyle iki adıma taşıyacak bu önderliği.

Fenerbahçe’de bazı şeyler değişiyor. Bunun istikrara oturtulması gerçekten gelecek adına keyif ve umut verici olacak. Sezona iyi bir başlangıç yapabilmek adına bu sene güzel hamleler atıldı. İnşallah bu durum istikrara kavuşturulur.

26 Mayıs 2011

Emenike Transferi Hızlı Oyunun Habercisi



Fenerbahçe, Transfere geçen senelere göre çok hızlı bir giriş yapacak gibi görünüyor. Yıllardır transfer konusunda hep geç kalındı ve takım için olmazsa olmaz olan sene başı kamplarının verimi bu geç gelen transferlerden dolayı hep düştü. Bu sene Şekip Mosturoğlu’nun ve Aykut Kocaman’ın açıklamalarından Düzce’deki kampa transferlerin yetişeceğini duymak gerçekten büyük mutluluk verici. Aykut Kocaman, devre arasında Antalya’da yapılan kampın faydasını görmüş olacak ki hemen transferler için kolları sıvamaya başladı.

Emanuel Emenike Fenerbahçe’ye transfer edildi. Nötr baktığım bir transfer aslında. Yabancı olması ve 7+2 milyon Euroluk fiyatı ile transferi konusunda acabalar oluşturuyordu ancak Selçuk İnan transferi gibi ülke için rakipleri güçlendirebilecek bir transfer olabilirdi.

Çok olumsuz bir giriş oldu Emenike adına ancak şunu da belirtmekte fayda var, Aykut Kocaman takımı iyice hızlandırmakta kararlı görünüyor. Emenike son derece hızlı ve güçlü oyunuyla dikkat çekti bugüne kadar. Fenerbahçe’ye faydalı olamaz diye bir yorum yapılamaz. Bakın Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım dönemindeki forvetlerine, güçsüz olan forvetler hep ezildi. En yakın örnek Nobre ve Niang’ın sene boyunca yediği dayağı gözünüz önüne getirin. Bu lige Güiza, Kezman gibi adamları getirmek pek fayda etmeyecek gibi duruyor. Bu yüzden Emenike gibi güçlü ve hızlı biri yararlı olacaktır. Eğer gole girmekteki özelliklerine sonuca gitmeyi de ekleyebilirse Emenike çok yararlı bir transfer olabilir. Ancak Nobre gibi attıklarından çok kaçırdıkları konuşulursa işi zor. Verilen paraya da yazık olur. 

Emenike’nin gelişi ile bana göre Şampiyonlar liginde Niang’a çok iş düşecek. Yüksek ihtimalle şampiyonlar liginde oynayacak bir forvet daha alınmayacaktır. Afrika Kupasının yaratacağı dezavantaj yüzünden Türk forvet transferi olabilir veya eldekilerle anlaşma yoluna gidilebilir. Niang’ı zaman zaman sol kanatta Emenike’ye destek verirken görebiliriz. İyi bir orta saha oyuncusu daha alınabilirse mevcut oyunculara ek olarak, Alex, Niang ve Emenike Türkiye ligi için çok yıpratıcı olacaktır.

Şampiyonluk Ne Güzel Şey Arkadaş



Geçen sene çok yıprandık. Öyle böyle değil fena silkelendik. Birçok sebebi vardı bunun ancak en büyük darbeyi sezon boyunca hep içerden yedik. Dışarıda konuşulanlar çok sıkıntı yaratmadı zira konuşanlar bizden daha kötü durumlara düştüler ancak gözler sürekli bizde olduğu için çekmemiz gereken sıkıntıları 10 misli fazlayla çektik.

Kâbus gibi bir ilk yarı geçirdik ve bütün kulvarlardan birer birer elendik. Elimizde kalan tek kulvar olan STSL’de rakibin 9 puan gerisine düştük ve yıkım için tek bir hamle yetecekti ancak muhteşem geri dönüşü takımın direkleri yıkımı reddederek gerçekleştirdi. Gerçekten muhteşem bir geri dönüş oldu. Şampiyonluğu birçok kişiye ve etmene rağmen koparıp aldılar.

20 maçta 1 beraberlik 1 mağlubiyet ve 18 Galibiyet almak kolay değil tabi. Mutlaka birlik beraberlik ister. Prim verdiğiniz oyuncularınız o primleri altyapı oyuncularıyla, kulüp çalışanlarıyla paylaşıyor ve bir bütün olma savaşı veriyorsa, takım olma konusunda büyük bir yol alındığını görmek zor olmaz. Fenerbahçe taraftarı da zaten bu birlik ve beraberliği gördükten sonra takıma ve Aykut Kocaman’a daha çok inanmaya başladı.

Takım olmak için yemekler düzenlemek, primler vermek yetmiyor. Elinizde karakterli oyuncular ve yöneticiler olmak zorunda. Aykut Kocaman gibi bir karakterin elinde kendi ülkelerinin kaptanlığını yapan veya geldikleri takımların kaptanlığını yapan oyuncular vardı. Aykut Kocaman ve ekibi bu oyunculara doğru birkaç adım attı ve karşılığını gördü.

Çok büyük bir travmadan çıktı bu takım ve toparlanamadan hazırlıklara başladı ve sıkıntılarla karşılaştılar doğal olarak ancak doğru hamleler ile şampiyonluğu almasını da bildiler. Aykut Kocaman, teknik ekibiyle daha koordineli çalıştı. Sene başından beri dediğimiz gibi futbolun temek gerekliliklerini takımına aşıladı ve başarı kaçınılmaz oldu.



Maçların satın alındığını, hakemlerin satın alındığını, medyanın satın alındığını yazıp durdular. Telegol gibi bir programı izleyip, Haluk Ulusoy gibi bir başkana ve kaybedilen 7 finalden sonra bunları hangi kafayla söylüyorlar pek anlamıyorum ama bildiğim bir şey var ki Fenerbahçe şampiyonluğa koşarken Türkiye her türlü ayağa kalkıyor. 70 Milyon kitleniyor futbola. Galatasaray, Beşiktaş veya başkası yarışsa bu kadar konsantre olmayan bu topluluk Fenerbahçe yarışın içindeyken ölümüne konsantre oluyor.

Büyük sıkıntılardan geçtik geldik ancak Pazar günü Kalamış’da maçı izlemek için girdiğimiz yerde bütün her şeyi unuttuk. Sivas’ın attığı 1. Gol ve 3. Golde geçmişi tekrar hatırladık ancak maç sonunda caddenin o halini gördükten sonra şampiyonluğun en çok Fenerbahçe’ye yakıştığına karar verdim.

Elbette ki herkes kendi takımının şampiyonluğunu daha iyi kutlar ve herkes kendi takımının en iyisi olduğunu düşünür ancak 22 Mayıs Pazar günü maçtan sonra Cadde gerçekten harikaydı. İşte o an kendi kendime dedim “Şampiyonluk ne güzel şey arkadaş”.

Özel Not: Kalamış'da ve Cadde'de beni yalnız bırakmayan ve uğurum olan "Canım Minnoşuma" fotoğraf için teşekkürler.

23 Mayıs 2011

EFSANE

Sözün bittiği an


Kral, Doktor, Ordinaryüs, Comandante ... vb

Herkes bir şeyler söylüyor, zaten Alex de her lakabına uygun hareket ediyor.

Zaten bütün bunlar birleşince de Efsane oluyorsunuz

İyi ki varsın Alex De Souza

Neden mi Şampiyon olduk!

Yine Koydu Aykut Kocaman – Sivasspor: 3 Fenerbahçe: 4




Aykut Kocaman yine Trabzonspor’a patladı! Fenerbahçe muhteşem bir geri dönüş ile Spor Toto Süper Ligi Şampiyon olarak kapattı. 

Basit bir şampiyonluk değil bu! 

Çaycısından Başkanına kadar muhteşem bir kenetlenme getirdi şampiyonluğu!

Maç hakkında ne desem bilmiyorum ama Sivas bizim oraların da deyimiyle Allahına kadar savaştı. Ancak bu ligde Allahına kadar savaşan bir Fenerbahçe karşısında fazla şansları yoktu!

Zaten Allahına kadar savaşmadan 18 maçın 17’sini kazanamazsınız!

Yok planlamaydı, yok bilmem neydi, Transferlerdi felan girmenin anlamsız olduğu zamanları yaşıyoruz. Fenerbahçe şampiyon oldu ve Transferde de bunun avantajlarını kullanacaktır buna eminim.

Ancak 1996 Mayıs’ın sisler arasından bizi aydınlığa götüren Aykut Kocaman, geçen sene yaşanan büyük travmadan doğan ve uçuruma yuvarlanan camiayı tekrardan ayağa kaldırdı ve aydınlığa doğru götürmek için kolları sıvadı.

 Başta Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman ve Kaptan Alex De Souza olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler.

16 Mayıs 2011

Öp Ayağını Ustanın


Şampiyon olalım, 25 milyon Fenerbahçeli sırayla bu adamın ayağını öpsün!

Şaka yapmıyorum, ciddiyim!

15 Mayıs 2011

Alex Çıldırdı! – Fenerbahçe: 6 Ankaragücü: 0


 Fenerbahçe şampiyonluk yolunda öyle bir galibiyet aldı ki rakibi Trabzonspor’a ben bu kupayı gerekirse ortalığı yakıp yıkarak her türlü alacağını gösterdi. Alex De Souza bu kupaya öyle odaklanmış ki attığı üçüncü golden sonra takımına ileri basın diyerek cümle âleme niyetini gösterdi. Fenerbahçe seyircisi bu şampiyonluğa öyle bir inanmış ki bütün taraftarlar omuz omuza vererek, tek yürek halinde rakiplerin üstüne nasıl gidilir bütün Türkiye’ye gösterdi.

Ankaragücü maça iyi başladı. Kolay yem olmadığını gösterdi. İleride takım halinde bastılar ve geriye çok hızlı dönüp Fenerbahçe ile kora kor bir mücadele içerisine girdiler ancak sertliğin dozajını bir türlü ayarlayamadılar. Tek amaçları çalmak olduğu için ve normalde oynamadıkları bir taktikle oynadıkları için oyunu sindiremediler ve yüksek tempoya dayanamadılar ve sert faullerini ceza alanı içinde Fenerbahçe’nin akıllı ayakları Niang ve Alex’e yaptılar. Fenerbahçe bir anda penaltıdan 3 gol buldu ve 10 kişi kalan rakibine karşı farka gitmesi kaçınılmaz oldu.

Alex De Souza harika bir sezon daha geçiriyor. Bugün rakip kaleye 5 gol bıraktı. Bu sezon golün her türlüsünü attı. Asistin her türlüsünü yaptı. Türk futbol tarihine geçmişti ancak şu an insanlar nasıl Lefter’i, Metin Oktay’ı, Can Bartu’yu konuşuyorsa bundan bir 50-100 yıl sonra da Alex De Souza’nın ismini konuşacak. Bugün herkesin şampiyonlukta katkısı çok büyük ancak ilerlemiş yaşına rağmen futbolunu ilerletmeye çalışması ve saha dışındaki hareketleri ile Alex De Souza gerçek bir futbol efsanesidir. Benim gözümde bu ülkeye gelen en büyük yabancıdır.

Maç ile ilgili çok teknik yoruma giremiyorum. Son 17 maçta 16 galibiyet 1 beraberlik gibi fantastik bir seri yakalamış ve teknik taktik konuda iyileştirme yapmaktan öte maç ve şampiyonluğu kazanmaya odaklanmış bir takım için şunu yapsalar bunu yapsalar şu eksik bu eksik demek çok gerçekçi olmaz ancak kazanmak adına her şeyi yaptıkları ortada. Şampiyon olduktan sonra gerekli takviyelerle önümüzdeki sene bunu bol bol yapacağız. Yaz ayı çok güzel geçecektir. 

Şimdi herkesin kafasında aynı soru var,

Son hafta sendromu olur mu?

Bekleyip göreceğiz. Olmaz ise Tüm Türkiye Sarı Lacivert bir rüyaya dalacak!

Abdullah Aksoğan

14 Mayıs 2011

"Ali Kıran Baş kesen" Büyüğümüz!





Beşiktaşlıların oluşturduğu bir sitede Aziz Yıldırım için kullanılan ifade,


"Türkiye'de "SPOR AHLAKI" müessesinin ruhuna Fatiha okuyan "Ali Kıran Başkesen" büyüğümüz"


Bugün Diana Taurasi Galatasaray Medical Park'a transfer oldu. 


Aziz Yıldırım başkanlığında bütün camia Diana Taurasi'nin aklanması için çırpındılar ve başarılı oldular. Diana Taurasi takdirlerini yazılı olarak iletmişti, yetmedi GSMP formasıyla sahada iletmek istedi sanırım.


Detaylara girip sporun endüstriyel yüzüyle savaşmak istemiyorum.


Ancak Aziz Yıldırım'ın bu kulübü ciğeri beş para etmez menajerlere, basın mensuplarına ve sporculara yem etmediğini görmek bana huzur veriyor. Bu doğru harekettir. Belki şampiyonluğu kaçırıyor olabilir ancak 6 senedir Fenerbahçe değerleriyle şampiyon oldu.


Fenerbahçe'yi ülke sporunda zirveye taşıdı. Aziz Yıldırım'ın bu yaptıklarını ülke tarihinde bu kadar geniş kapsamlı yapan yoktur. Aziz Yıldırım bu ülkeye spor anlamında çok şey kazandırdı.


Bugün bir kez daha teşekkür etmek boynumuzun borcudur.

11 Mayıs 2011

Fenerbahçe Acıbadem 3. Kez Şampiyon

 
Fenerbahçe Acıbadem üst üste 3. kez şampiyon oldu. Bu sene belalısı VGSTT ile çok zorlu mücadeleler içerisine girdi ve Türkiye Şampiyonluğunda rakibine üstünlüğünü kabul ettirdi. Avrupa Şampiyonluğu yolunda rakibini bu derece ittiren en büyük etken oldu. Fenerbahçe Acıbadem bu sene hedeflerine ulaşamamış olabilir ancak Türk Voleyboluna büyük katkıları oldu. Rakibinin bunu kabul etmesi gerek. Fenerbahçe'nin de rakibine saygı duyarak bir sonraki sene için Avrupa'nın en büyüğü olması için gerekenler yapılmalıdır.

Fenerbahçe bir Spor kulübüdür. Bunu bugün bir kez daha gördük. Türkiye'de son 10 yılda spor'a damgasını vurdu.
 
Tebrikler Sarı Melekler.

Türk Futbolu Boşuna Gurur Duymasın!


Nuri Şahin, Real Madrid’e imza attı ve Mesut Özil destekli milliyetçilik yorumları yine hortladı. İlk olarak kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum bu transfer hakkında. Nuri Şahin futbol yapısı olarak La Liga’ya çok uygun ve bana göre Real Madrid’den çok Barcelona’ya daha çok yakışabilirdi ancak Barcelona, La Masia’da Nuri Şahin gibi çok oyuncu yetiştiriyor zaten. Real Madrid’de onun için çok iyi bir tercih oldu ancak işi her zamankinden daha zor. Bana göre bir futbolcunun Real Madrid’e transfer olmasından çok Real Madrid’de kalıcı olabilmesi büyük başarıdır. Aslında bütün büyük takımlar için bu geçerlidir. Tarih sizin yaptıklarınızı yazar. Nuri Şahin burada mutlaka güzel işler yapacaktır ancak başardım diyerek işe başlamaması lazım. Başaracağım diyerek girerse olaya, ismini daha çok duyurur.

Gelelim asıl konuya!

Nuri Şahin, Real Madrid’e imzayı attığında herkes anlamsız bir milliyetçilik duygusuna kapıldı. Çok az da olsa haklı olabilirler ama Almanya altyapısında yetişmiş bir futbolcunun üstünden övünmek çok mantıklı gelmiyor hatta acı verebiliyor. Nuri Şahin bir kere şunu kanıtladı, Türk futbolcusu gerekli eğitimi aldıklarında en iyisi olabiliyor. Bana göre herhangi bir insana gerekli eğitimi verdiğiniz zaman mutlaka sonucu alırsınız. Nuri Şahin, Mesut Özil ve Hamit Altıntop gibi oyuncular Almanya altyapısında eğitimlerini alıp Avrupa’nın en iyi takımlarında oynama fırsatı buldular. Bugüne kadar hep pasaport sorunundan bahsettiler ancak bu arkadaşlar böyle bir sorun olmadığını bize net bir biçimde gösterdiler.

Bizim Nuri Şahin transferinden sonra oturup neden biz de Alman altyapısı gibi Türk Futbolcuları gerektiği biçimde yetiştiremiyoruz diye çözümler arayacağımıza, Nuri Şahin’i biz yetiştirmişiz gibi böbürlenebiliyoruz!

Sıkıntı işte burada doğuyor!

Altyapı hakkında çok yazı yazdık ve hep aynı temel sorunlara değindik ve Türkiye’de bu temel sorunları çözmek için savaşan insanlarda var ancak TFF artık buna bir el koyması lazım ve çözmesi lazım bu altyapı sorununu.

Türk halkı Nuri Şahinlerin artık Alman altyapısından değil Türk altyapısından yetişmesine alkış tutmalı.

9 Mayıs 2011

Şampiyon Gibi – Karabükspor: 0 Fenerbahçe: 1



Fenerbahçe maçta şampiyon gibi oynamadı ama şampiyon gibi kazanmasını bildi ve bu sonuçla şampiyon oldu gibi. Kolay değil kötü başlanan bir sezonda bir anda toparlanıp 16 maçta 15 galibiyet 1 beraberlik almak! Fenerbahçe bunu başardı ve geçen sene şampiyonluğu kaybetmesi gibi bir imkânsızlığa daha imza attı. Son haftada, hatta saniyede iki şampiyonluk kaybetmiş bir takımın taraftarı olarak bu kadar erken konuşmak çok kişiye rahatsızlık verebilir ancak ocak ayında da dediğimiz gibi, “Aykut Kocaman Başkaldırıdır”. Şu dakikadan sonra Aykut Kocaman’ın devrimi kolay kolay durdurulamaz.

Fenerbahçe çok kötü başladı maça ve orta sahada üstünlüğü tam manasıyla kuramadı. Orta saha oyuncularının final paslarındaki beceriksizlikler yüzünden takım organize olamadı ve dönen toplarda baskı yemelerine neden oldu. Genelde tüm oyuncularda bir formsuzluk vardı ancak bunca emeğin kaybolmaması adına konsantrasyonlarını topladılar ve maça asıldılar. 

Takım biraz düzgün paslaşınca golü buldu. Lugano’nun attığı golden sonra oyunu iyi domine ettiler ve kazanılan fırsatı korumasını bildiler. Burada Aykut Kocaman takımına iyi hükmetti ve yerinde oyuncu değişiklikleri yaptı. Rakibin durumuna hiç bakmadan akıllı hamleler yaptı. Trabzon maçı 1-1 olduğunda Güiza beraberlik haberini vermeye hazırlanırken, Tercüman Samet Güzel’in, Güiza’yı susturması belli ki Aykut Kocaman’ın bir isteğiydi. Gereksiz stres yaratmadan oyuncuların üstünden baskıyı almasını iyi bildi.

Fenerbahçe çok zor bir maçı daha geride bıraktı. Bundan sonra Kadıköy’de Ankaragücü ile oynayacak ve son hafta tüm hedeflerini gerçekleştirmiş, amaçsız bir Sivas deplasmanına çıkacak. Büyük ihtimalle şampiyon oldu gibi. Trabzon konusuna fazla girmeyeceğim. Hak edip hak etmediklerini konuşmaktan öte Fenerbahçe’nin gelecek yıllara Aykut Kocaman ile nasıl gireceğini tartışıyor olacağım. Türkiye’deki futbol artık tiksindirmeye başladı. Trabzon yönetiminin ortalığı anlamsız germesinin ve ardından Bursa’nın dün akşam yaptıkları Anadolu Devriminin çok boş bir devrim olduğunu gösterdi bana. 

Abdullah Aksoğan

7 Mayıs 2011

Holiganizm ve Premier Lig



 Bugün Türk futbolunda futbol terörü tavan yapmıştır. Bursa taraftarlarının, Beşiktaşlı futbolcuları otelden çıkartmaması ve şehre gelen taraftarların canına kastetmesi açıkça bir futbol terörüdür. Bu olayları yeni çıkan sporda şiddet yasası ile çözmek imkânsıza yakındır. Büyük ihtimalle Türk toplumunun tipik ani reaksiyonu ile geçilecek bu dönem. Anlık tepkiler verilecek ama iki hafta sonra bunlar unutulacaktır. Karabük’ün, Fenerbahçe’den olası bir fark yemesi bütün gündemi Erman Toroğlu’nun, Sadri Şener’in, Ahmet Çakar’ın komploları oluşturacaktır.

Türk futbolunu bitiren başlıca etkenlerden birisidir. Bu yapılanmanın gittiği yol bir dönem İngiltere’nin başının belası olan Holiganizm dalgasıdır!


Türkiye geriden gelmeyi sever ve unutkan bir halktır!

Dedik ya, ani reaksiyonları seviyoruz ve geçmişten ders almıyoruz!

29 Mayıs 1985 yılın Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde, Belçika’da, İngiliz Holiganların taşkınlığı yüzünden Heysel Stadında yaşanan ve 39 kişinin öldüğü olaylar sonrasında, İngiltere’nin aldığı önlemler ders niteliğindedir.

Avrupa Kupalarından kulüp ve milli takımlar bazında 5 yıl süreyle ihraç edilen İngiltere bu soruna kesin çözümler bulmak için kollarını sıvadı ve ligi feshetti. Premier Lig’i kurdular ve statların iyileştirmesinden tutun emniyet’in etkinliğini artırmaya ve taraftarların yargılanmasına kadar genel kapsamlı bir değişim yaşadılar ve eski günlerine geri döndüler. 

Kendi toplumsal sorunlarını kendi içlerinde çözmeye çalıştılar ve kendilerine uygun çözümlerle sorunun üstesinden geldiler. Çünkü her toplumun cezalara karşı vereceği tepki farklı olabiliyor. Bu gibi sorunlarda objektif bir biçimde kendi özeleştirinizi yapmazsanız sorunları tam manasıyla çözemezsiniz. İngiltere, UEFA’nın vereceği cezaya bakmadan 6 yıl boyunca Avrupa kupalarına katılmayacağını bildirerek ve tam olarak hazır olmadan hiçbir organizasyona katılmayacağını belirterek olayların üstüne kararlılıkla gittiler.

Hani beklemiyorum da Türkiye bunu yapabilecek mi?

Sakın bu olayları sporda şiddet yasası ile çözmeye kalkmasınlar.

Bu olay apayrı değerlendirilmek zorunda! Özel bir çalışma yapılmadıktan sonra ve bu anarşik yapıyla yönetilen holigan gruplar kontrol altına alınmazsa daha büyük olaylar yaşanabilir.

Abdullah Aksoğan

5 Mayıs 2011

Midas'ın Krallığına Adana Demirspor'u Anlattık



Hep Fenerbahçe’yi yazdık bugüne kadar ancak bu hep Fenerbahçe’yi izlediğimiz manasına gelmemeli. Her sporu yoğun bir biçimde takip edemiyorum ancak haber almanın bu kadar hızlı olduğu şu ortamda eksikleri kapatmak zor olmuyor. Sporun keyfini çıkartmaya çalışıyorum.

Adana Demirspor ile küçük bir hikâyem olmasına ve babamın takımı olmasına rağmen Adana Demirspor ile ilgili hiç detaylı bir yazıya girişmemiştim. Midas’ın Krallığı Blogundan Cem Kırgız aklımıza düşürdü. Teşekkürlerimi sunuyorum Cem Kırgız’a aklımıza düşürdüğü için ve blogunda yer verdiği için.

Adana Demirspor’u kendi gözlemlerimle Midas’ın Krallığına anlattım. Buradan ulaşabilirsiniz

10 senesini Trabzon’da geçirmiş biri olarak şunu fark ettim ki Trabzon’u (Süper Ligde olmasının verdiği avantajla) Adana Demirspor’dan daha iyi çözmüşüm. 

Adana Demirspor’a gerçekten zamanını harcayan ve benden daha çok içinde olan kişilerin yardımları ile bazı konulara daha detaylı eğilebildim. Hepsine ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum.

İyi okumalar

Nasıl Koydu Aykut Kocaman



5 mayıs 1996 akşamı hava çok sisliydi. Çanakkale'de Anafartalara çöken sis, o akşam Trabzon'a çökmüştü. Sislerin arasından Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman çıktı.

2 Mayıs 2011

İşçi Bayramı Kutlu Olsun

 
1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun. Emeklerin değerini bulması dileğiyle ...

Okul Açık - Duygularımızın Resmi


Fenerbahçe-İstanbul B.B. maçından kareler

Okul Açık, duygularımıza resim olmaya devam ediyor. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.

Not: Fotoğraf NTVSpor.net sitesinden alınmıştır.

1 Mayıs 2011

Fantastik Seri – Fenerbahçe: 2 İBB: 0



Fenerbahçe akıl almaz bir seri yaptı. Şampiyon olması için 17 de 16 gibi bir fantastik seri yapması gerekiyor ve bunu gerçekleştirmesine sadece 3 maç kaldı. Trabzon’un puan kaybedeceğini artık düşünmüyorum. Bir şekilde maçları alacaklar bunu bugün net bir şekilde görmüş olduk. Fenerbahçe şampiyon olmak istiyorsa Fantastik serisini sonuçlandırmalı.

Maça her zamanki gibi çok hızlı başladı Fenerbahçe. Öyle bir pres yaptılar ki gol de bu pres sonucunda geldi ve Stoch, Twente günlerini hatırlatan bir gol attı. Fenerbahçe sahada çok baskılı oynadı ve bu maçı bir şekilde kopartacağını gösterdi. Zaten ilk yarının sonlarına doğru Alex’in golüyle iyice rahatladılar. İkinci golden sonra herkes sonraki haftayı düşünmeye başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye takımı da ikinci golü yedikten sonra kupa maçını düşünmeye başladı. Trabzon’dan gelen sonuçta bir anda herkesi sonraki haftalara itiverdi. Aslında 31. Hafta Alex’in golünden sonra kapandı.

Aykut Kocaman ve arkadaşları takıma bitmek bilmez bir kondisyon yüklemeyi başarmış. Kim girerse girsin koşuyor ve mücadele ediyor. Dr. Alper Aşçı’nın çalışmaları kesin sonuç vermiş diyebiliriz çünkü Güiza bile sakatlıktan çıkmasına rağmen sahanın her yerinde basıyordu.

 Ancak takım golleri attıktan sonra anlamsız biçimde pozisyon hataları vermeye başladı. Tamam rehavete girdiler ve haftayı kafalarında bitirdiler ancak sağ bek boş kalıyordu, orta saha boş kalıyordu ve rakip anlamsız derecede topla oynatılıyordu. Bu gibi durumlarda top çevirmek ve maça hükmetmek en doğrusu olur. İBB es kaza bir gol atsa oyun tekrardan hareketlenecek. Fenerbahçe bu oyunuyla mutlaka gol yese cevabını verir ancak fantastik bir seri hedefliyorsanız bu gibi şeylere fırsat vermemeniz lazım.

Başka hatalar var ancak psikolojik etkenler bu hataları tetikledi. Şampiyonluk yolunda zor bir maçı daha geride bıraktı Fenerbahçe.

Kadro derinliğini faydalarını gördük bu maçta. Niang ve Dia gibi oyuncuların yokluğunda yerlerine koyabildikleri bu seriye yeni bir halka katmasına sebep oldu. Bu da Aykut Kocaman’ın diğer artısıdır.

Abdullah Aksoğan
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...