30 Ağustos 2012

Alex’i kesip, Selçuk’u oynatmak! Olmuyor Aykut Kocaman! – Fenerbahçe:1 Spartak Moskova:1


 

Aykut Kocaman’a kimse Alex’i neden kestin diye kızmıyor. Hatta çoğu kişinin bu konuda destek olabileceğini düşünüyorum. Ben de mantıken Alex’i kesmesini mantıklı sebeplere dayandırabiliyorum. Ancak mantıklı sebeplere dayandıramadığım konu ki herkes bunu anlamakta zorluk çekiyor, Alex’i koşmuyor diye kesip koşmayan ve korkak Selçuk’u sahaya sürmek. Bugün ilk 45 dakikayı kaldırın çöpe atın. İkinci yarı ne zaman Alex oyuna girdi takım biraz pas yaptı, cesaretlendirdi oyuncuları ve baskı kurduk. 

Fenerbahçe an itibariyle çöplüğe dönüştü. Bu takımdan gitmesi gereken bir sürü adam var. Gidişleri ile takımı iki adım ileriye götürebilecek adamlar var. Selçuk’un istatistiklerine bakıyorum en çok koşanlardan birisi ancak adam resmen yürüye yürüye yapıyor bu istatistiği. Cristian’dan farkı elini beline atıp beklemiyor, tehlikenin olmadığı rakibin basmadığı alanlara doğru koşuyor. Böyle korkak futbolcuların Fenerbahçe’de ne işi var anlamıyorum. Aykut Kocaman’ı överdim eskiden cesur olduğu için ancak Selçuk’u oynatan kişiyi artık savunamam. Orta sahayı bu şekilde boş bıraktıran zihniyeti maalesef savunamam. 

Orta saha pas yapmıyor. Defansa dönüyor ama defansta da bombalar mevcut. İleriye doğru şişirip duruyorlar Takımın pastan anladığı şu, sol bekten sağ beke 4 pas yapılıyor ve sonra top tekrar stopere geliyor ve stoper ileri sağ açığ veya sol açığa derinlemesine 80 metre pas atıyor. Veya defans topu önündeki orta saha ile sürekli al ver al ver yaparak topun da maçın da içine ediyor.

Neyse, bu platformdan elendik. Bu kadro ile şampiyonlar ligine gitmemek hayırlı oldu. Gitseydik beşiktaş’ın tarihi rekorunu egale ederdik. Zaten bu mantaliteyle Arena’ya gidersek bizim tarihi dersimizin rövanşını da Galatasaray alabilir.

Bu takımın çok acil iki tane orta sahaya ihtiyacı var. Artık işin şakası kalmadı. Bundan sonrası hezimete gidiyor. 

Bugün taraftar statta o kadar çok destek vermek istedi ki Aykut Kocaman ve ruhlar alemi buna izin vermedi.

26 Ağustos 2012

Mert’i Hayata Döndürdüler – Fenerbahçe:3 Gaziantep:0


 

Fenerbahçe’li futbolcular dün öyle bir maç çıkardılar ki Mert Günok yaptığı 6-7 tane %100’lük kurtarışla kaybettiği özgüveni yeniden yerine koydu. Ayrıca Fenerbahçeli kadın taraftarların yaptığı tezahürat da Aykut Kocaman ve Alex arasındaki sorunların dönüm maçı olacak. Aziz Yıldırım’ın durumdan rahatsız olmasıyla beraber Alex’i kulübe çağırması Fenerbahçe adına olumlu işlerin olacağının göstergesi. Yeni Malatya maçından sonraki takım ruhu ve özeleştiri ortamını tekrardan yaratacak bir hamle olacaktır. 

Dün maçın 3-0 bitmesi kimseyi kandırmasın. Takım hiç iyi değildi. İlk dakikalarda yüklenir gibi yaptılar ancak daha sonra yine dağıldılar. İstatistiklere bakınca pas sayısı yüksek gibi görünüyor ancak olumlu pas yapamıyorlar. Rakip biraz orta sahada direnç gösterince yan pas yapıyorlar. Yan pas yapa yapa maçı geçirdiler. Gaziantep dün çok beceriksizdi. Mert Günok’un da performansıyla gol bulamadılar. Ancak dün Gaziantep yerine başka bir takım olsaydı skor hezimet olabilirdi. 

Fenerbahçe’nin teknik direktörü 3 senedir değişmiyor. Şampiyon olunamamasına rağmen değişmedi. Aslında büyük bir devrim var Fenerbahçe’de. Ancak yıllardır savunduğumuz istikrar başarıyı getirir tezine bu 3 senelik istikrar döneminde ulaşamadık. Bunun çok sebepleri var tekrar tekrar yazmak sıkıyor artık ancak Alex’li sistemin değişmesi, bol pasa dayalı bir total futbol sevdası ve bazı oyuncuların değişmesi aslında Aykut Kocaman için gerçekten büyük sınavlar. Takım hala oturmadı.  

Dün akşam orta saha bomboştu. Defans da bomboştu. Kuyt ve Sow’un olumlu koşularını en azından orta sahadaki oyuncular yapabilseydi bu kadar boş kalmazdı orta saha. Maçlarda bakıyorum defans oyuncuları dışındaki 6 oyuncudan sadece Kuyt ve Sow olumlu koşuyor. Diğer 4 oyuncu olumlu koşmuyorlar ve sürekli oyunu yana sıkıştırıyorlar. Pasa dayalı oyun oynamaya çalışıyoruz ancak topu kanatlarda sıkıştırıyoruz. Zamanla bunlar oturacaktır tabii ki ancak dinamik oyuncular gerektiği kesin. Dün Selçuk iyi paslaştı ancak takımı diri tutamadı. Keza Topuz da, Topal da takımı diri tutamadılar. Sıkışınca topu hep yana attılar. O top sürekli sağdan sola, soldan sağa yayıldı durdu. Dikine oynayıp rakibi zorlamıyorlar. Faul alırsın, kırmızı kart yedirirsin, kanatları rahatlatırsın, rakibin orta sahayı 3 pasta geçmesini engellersin.

Bana göre bu takım her türlü 4-4-2 oynar. Elinde Kuyt ve Sow gibi adamlar olduğu sürece ben 4-4-2 oynatırım. Ancak Aykut Kocaman’ın kafasında bazı planlar var ki ısrar ediyor. Ancak şu unutulmasın ki 4-4-2 de oynasan pas yaparken olumlu paslar yapacaksın, koşu yaparken de olumlu koşacaksın. Maçın en çok koşan adamları resmen ortada görünmüyorsa ve rakiple omuz omuza mücadeleye girmekten kaçıyorsa o adam boş koşmuştur, maçta en çok pas veren adam topu sürekli yanındaki adama vermişse o adam boş pas veriyordur. Dünkü maçta ve Moskova deplasmanında Selçuk biraz dikine oynadı ve goller attırdı. Bu kadar basit oynayamıyorlar maalesef.

Dün Topuz fevkalade oynamadı ancak duran toplarda iyiydi. Bence orta göbekte mevcut oyuncular içinde en yararlı olacak isim Mehmet Topuz. Duran toplarda gerçekten çok iyi kesmeler attı.  Topal biraz daha toparlamış gibi görünüyor ancak daha alışması için süre lazım.

Egemen ve Yobo hiç anlaşamıyor. Yobo sol stoper mevkinden sağ stoper mevkisine geçtiği için bocalıyor. Alışmaları lazım birbirlerine. Aslında Gökhan Gönül’ü saymazsak defansta Yobo, Egemen ve Hasan Ali Kaldırım bu şekilde ilk defa oynuyorlar ve mutlaka alışma devresi geçirecekler. Maçlar ilerledikçe daha oturaklı olacaklardır ancak bu süreçte büyük kayıplar verdirdikçe takımın sorunlara olan direncini düşürüyorlar. Bu konuda orta sahadan da yardım görmedikleri için hezimetlerden kılp payı kurtuluyorlar takım olarak.

Dün akşam hakem faciaydı. Halis Özkahya’nın facia olmadığı maç yok zaten. Maç içinde bile verdikleri kararlar değişkenlik gösteriyor. Zaten MHK bünyesinde tutarlı bir tane hakem yok. Bu tutarsızlığın sebebi maç öncesi telefonlarla alakalıdır. Hakemler şike yapıyorlar yıllardır ve bunu kimse ortaya çıkarmıyor. Hakemlerin ne zaman sorgulanacağını merak ediyorum.

Gelelim Alex-Aykut Kocaman-Aziz Yıldırım üçgenine. Alex’in hatası olduğunu düşünüyorum. Genel olaylarda Aykut Kocaman’ın da hataları var. Aziz Yıldırım’ın da hataları olmuştur. Ancak Alex’i yuhalandığı dönemde ayakta alkışlayarak moral veren Aziz Yıldırım’ın, dün Alex’e bu şekilde kızması aslında bu olaylarda ilk adımı kimin atması gerektiğini gösteriyor. Sorunların çözümü çok basit aslında. Herkes saygı çerçevesinde işini yapmak zorunda.

25 Ağustos 2012

Alex Özür Dilemeli!


 

Alex De Souza bir Fenerbahçe Efsanesidir. Aykut Kocaman da en az onun kadar efsanedir. Alex De Souza yokken bu gırtlaklar onun için yırtılıyordu. Elbette Fenerbahçe sadece bu ikisinden ibaret değildir. Fenerbahçe’de efsaneler hiçbir zaman bitmedi. Tarihe bakın, her dönem efsaneleri barındırmıştır Fenerbahçe kadrosunda. 

Bu yazı da hiçbir zaman Aykut’un veya Alex’in birbirine nasıl üstünlük sağladığını tartışmayacağım. İkisi de benim gözümde çok büyü oyuncular. Alex, gelmiş geçmiş en büyük yabancı futbolcu benim gözümde Türkiye’de. İkisi de Fenerbahçe’ye anlam kattılar.

Ancak Alex’in son dönemlerde Aykut Kocaman hakkında fikir beyan eden açıklamalarını savunamam. Aykut Kocaman yanlış işler yapıyor. Kendi mesleğinde büyük yanlışları var. Ancak teknik direktörü eleştirmek hiçbir futbolcunun haddine değildir. Herkesin bir görevi vardır. İyisiyle kötüsüyle herkes o görevi yapmak zorundadır. En azından mesleğini yapmaya çalışana saygın olmak zorundadır. 

Alex, Aykut Kocaman’ı basına yem ederek çok büyük bir yanlış yapmıştır. Yarın bazı oyuncular kulübü ve takımı idare etmeye çalışırlarsa, futbolcu egemen bir yapıya bürünür Fenerbahçe ki bunu yapan Galatasaray rezil rüsva oldu. Küme düşüyorlardı. 

Andre Santos, bundan yaklaşık 2 sene evvel bu saçmalığa düştü. Çıktı özrünü diledi ve daha çok çalıştı. Eğer Arsenal’e gittiyse bundaki en büyük katkı Aykut Kocaman’ın ona katkısıdır. Aykut Kocaman ona görev dağılımı nedir çok iyi öğretti. O görevini yaptı. Fenerbahçe şampiyon oldu. Kimse kimsenin işine karışamaz. Herkes yaptığı işle sınanır.

Alex’in Aykut Kocaman hakkında yorum yapması yanlıştır. Sen işini yapacaksın. Fenerbahçe’yi seviyorsan gerekirse daha çok çalışırsın. Şu saniyeden sonra yapacağın en büyük hamle özür dilemek olmalıdır. Özürünü dile ve takımın iyiliği için ne gerekiyorsa onu yap. Teknik Direktör olmak istiyorsan eğer Fenerbahçe’ye çalışmalara başla ve göreve talip ol. Yarın Fenerbahçe Kaka’yı getirdiğinde senin hakkında yorum yaparsa sen de ona gereken dersi verirsin.

21 Ağustos 2012

Gereksiz Büyütülmüş Bir Rakip – Spartak Moskova:2 Fenerbahçe:1



 
Fenerbahçe olarak, Fenerbahçeliler olarak rakibi gözümüzde çok büyütmüşüz.  Skor rezalet bir skor değil anca burada alacağımız bir galibiyet veya gollü beraberlik bizi Kadıköy’de çok rahat bir ortamda çıkartabilirdi. Spartak Moskova’nın iyi diyebileceğim tek yanı atletik olmalarıydı. Vücutları çok hazırdı. Bunu da erken başlayan liglerinin bir avantajı olarak görüyorum. 

Fenerbahçe Kuyt-Sow ikilisi ile başlayarak bana göre çok iyi bir hamle yaptı. Ancak orta sahadaki dörtlü gerçekten faciaydı. En azından sağ kanatta Krasic’i değerlendirmeliydi hoca. Böylece Gökhan’ı da asli görevi olan defansa yoğunlaşmasını sağlardı. Gökhan’ın hücum gücünden faydalanacağım diye asli görevi olan defansta hatalar yapmasına neden oldu. Gökhan’ın boşalttığı yerlere de o orta sahadaki dörtlüden hiçbirisi yardıma gitmedi. Keza Hasan Ali’ye de yardıma gitmedi o orta sahadaki dörtlü.

Fenerbahçe’nin birçok sorunu var. Ancak en temel sorunu Orta sahanın direnci, yardımlaşması, yaratıcılığı, mücadelesi. Bu maçta bile bu sorunlar vardı. 8 kişi temkinli bir vaziyette savunma yaparken iki tane gol yiyorsa takım bu işte bir sıkıntı vardır. Kuyt ve Sow bile gerilere kadar gelip savunmaya katkıda bulunurken iki tane gol yemek gerçekten sıkıntılı bir durum yaratıyor.

Fenerbahçe Kadıköy’de bu takımı rahatlıkla eler bana göre. Tek avantajları hızlı forvetleri bana göre. Dikkatlerinden mutlaka kaçıracaklarını düşünüyorum bu adamları ve gol yiyeceklerini düşünüyorum ancak azıcık organize olabilirsek farklı geçebilecek bir rakip. İş sadece korkmamakta, Organize olmakta, istemekte bitiyor.

Kuyt-Sow ikilisinin çok büyük işler yapacağına inanıyorum. Bu maçta deliler gibi koştular. Sadece iki kişi harika baskı kurdular ve bir şekilde golü attılar. Bu ikiliyi izlemeye devam edin. Fenerbahçe’nin Taktiği 4-4-2’dir. Bu seneki lideri de Dirk Kuyt’tır bana göre.

19 Ağustos 2012

Orta Saha Düştü! – Elazığspor:1 Fenerbahçe:1



Elazığspor-Fenerbahçe mücadelesinden görmedikleriniz

Fenerbahçe’de Yeni Malatyaspor mağlubiyetindeki havayı görüyorum. İsteksiz futbolcular, yeteneksiz oyuncular, overrated futbolcular, anlamsız taktikler. Biz o dönemleri aşmıştık diye biliyorum ancak 3. Seneye girmemize rağmen yine bu duruma gelmemiz direk Aykut Kocaman için bir eksi puan.

Transfer yapar veya yapmaz ki bana göre yapmalı, sen bu ligde ve Avrupa’da söz geçiren bir takım olmak istiyorsa orta sahan, ileri uç adamların basacak. Elazığspor bugün bariz biçimde bastı, koştu, parçaladı ve yetersiz olmasına rağmen Fenerbahçe’yi sindirdi. Fenerbahçe’de yokları oynayan Bilica bu maçın yıldızı oldu. Bilica’yı yıldız yapan Elazığ orta sahası oldu. Fenerbahçe’yi kolay kolay sokmadılar oralara. Fenerbahçe ise Elazığ’ı izlediği için 3 pasta kale önüne gelmelerine engel olamadı ve bir şekilde oyunun hâkimiyetini verdi. Şu ortamda Fenerbahçe defansının hata yapmaması zaten olağan dışı. 

Şampiyonlar ligi çok önemli bir turnuva. O turnuvaya katılmak da çok önemli ancak en önemlisi futbola ne kattığındır. Sen futbol adına hiçbir şey yapmayacaksan Spartak Moskova’yı geçmenin bir anlamı yok. Şampiyonlar Liginde madara olur dönersin. 

Bugün Dirk Kuyt harikaydı. Sow çok yalnız kaldığı için kötü diyemiyorum. Mehmet Topuz girdikten sonra çok iyi işler yaptı. Dikine paslar attı durdu. Defans için yorum yapmıyorum çünkü ileride oynayan adamlar hiçbir şekilde rakibi baskılamadığı için gerçek bir sınav verdiklerini düşünmüyorum.  Takımda bazı adamlar var gerçekten iflah olmazlar. 

Fenerbahçe’nin acil olarak bir taktik belirlemesi ki bu bence 4-4-2 olmak zorundadır, takım oyununun mücadele demek olduğunu öğrenmesi, orta sahaya mutlaka bir transfer yapması gerekiyor. Bu şekilde Ligde ve Avrupa’da bir şey yapması söz konusu bile değil.

13 Ağustos 2012

Transfer 2012: Barış Ermiş Değerlendirmesi



Fenerbahçe Ülker'de lig tamamlandıktan sonra anlaşılan ancak resmi olarak üçüncü sırada açıklanan transfer Barış Ermiş oldu. Barış hamlesi yerli oyun kurucu açısından oldukça önemli. Ancak değerlendirmelere geçmeden önce kısaca Barış'ın kariyerine göz atalım. Basketbola 1991 yılında Yeşilyurt kulübünde başlamış ardından Efes Pilsen altyapısına transfer olmuş. Efes Pilsen altyapısında geçirdiği 5 sezonun ardından, Efes'in rezerv takımı olan Pertevniyal'de iki sezon mücadele etmiş. Pertevniyel'de geçirdiği iki sezonun ardından 2003/04 sezonunda Beşiktaş'ta forma giydi. Beşiktaş'ta geçirdiği sezonunun ardından altyapısında 5 yıl mücadele ettiği Efes Pilsen'e transfer oldu. Efes Pilsen ile 2005 yılında Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğu kazandı. 2006/2007 sezonuna Efes Pilsen'de başlamasına rağmen devre arası Türk Telekom'a transfer oldu. Burada geçirdiği yarım sezonun ardından ise Pınar Karşıyaka'ya gitti. Burada da bir sezon mücadele ettikten sonra tekrardan Türk Telekom ile anlaştı. 

Bu ana kadar çok dalgalanmalı geçen kariyerinde 2009/2010 sezon başı milat oldu. 2009 yılına kadar neredeyse her sezon başı takım değiştiren Barış, 2009'da transfer olduğu Banvit'te üç sezon düzenli olarak forma giydi. Orhun Ene yönetimindeki Bandırma temsilcisinde önemli rol üstlenen ve takımın bir numaralı oyun kurucusu olarak mücadele eden Barış Ermiş burada gösterdiği performans ile adını en iyi yerli oyun kurucular arasına yazdırmayı başarıp kendisini kanıtladı. 2011 yılı transfer döneminde de Fenerbahçe Ülker'den teklif almasına rağmen daha fazla süre almak istediğini belirtip Banvit ile sözleşme yenilemişti. Ancak Fenerbahçe'nin kendisinden vazgeçmemesi üzerine ve yapılan görüşmeler neticesinde bir sezon rötarlı da olsa 2012 transfer döneminde kendisini Fenerbahçeli yapan sözleşmeyi imzaladı.

Kariyerine göz attıktan sonra şimdi de Barış Ermiş'in olumlu ve olumsuz yönlerine değinelim. İlk başta da dediğimiz gibi yerli oyun kurucu transferinde çok önemli bir hamle oldu Fenerbahçe Ülker için. Ülkemizde Kerem Tunçeri'den sonra şu anda form düzeyi ve istikrarı bakımından en iyi yerli guard konumunda. Engin'in yaşadığı sakatlıkların etkisinden bir türlü çıkamaması, Ender'in istikrarsız bir grafik çizmesi Barış'ı yerli guard konusunda Kerem Tunçeri'nin ardından ikinci sıraya taşıdı. Fenerbahçe'de Banvit'te oynadığı gibi dominant bir rol üstlenmeyecektir. Takımda ikinci guard olarak oynayacak ve genelde tamamlayıcı olarak, Bo McCalebb'ı desteklemek için kenardan gelerek katkı vermeye çalışacak. Fenerbahçe Dergisi'nin Ağustos sayısında yayınlanan röportajında da; "Ben de oyun kurucu bölgesi özelinde takımdaki açıkları kapatmaya yardımda bulunmayı amaçlıyorum" demişti. Öncelikle yeni takımındaki rolünü sezon başlamadan önce bilmesi ve bu doğrultuda hazırlanması Barış için büyük artı olacaktır. En azından takıma neler verebileceğini daha doğru analiz edebilecek ve bu doğrultuda tecrübelerini aktaracaktır.

Barış'ın en büyük artılarından birisi asist özelliği. Kendisinin oynamasından çok takımı oynatmayı seven ve takımdaki arkadaşlarına skor katkısı bulmalarında destek olan çok önemli bir oyuncu. Asist yapma kabiliyeti o kadar gelişmiş bir oyuncu ki, son 3 yılda Türkiye Ligi'ni bu özelliğiyle adeta domine etti diyebiliriz. Banvit'te geçirdiği 3 sezon boyunca asist ortalamasında ligde ilk üç içerisinde yer aldı. (2011'de 1., 2012'de 2., 2010'da 3. oldu) Saha içerisinde arkadaşlarının dizilişini ve oyunu çok iyi okuyabilmesi ona bu konuda çok yardımcı oluyor. Geçtiğimiz yıl ligimizi 6.07 asist ortalamasıyla tamamlamıştı. 6.07 bir oyun kurucu için oldukça iyi bir asist ortalaması. Özellikle geçtiğimiz sezon yaşadığımız asist sıkıntımızı gidermek için Barış tam bir biçilmiş kaftan. Mücadele edeceğimiz her alanda onun vereceği asist katkılarına çok ihtiyacımız olacak. Bo McCalebb ile birlikte 1 numarada güzel işler yapacaklar.

Asist kabiliyeti dışında atletik yapısıyla da önemli bir oyuncu. Özellikle hızlı hücum sayılarında Ömer Onan ile birlikte süper ikili olacaklardır. Boş olduğunda tam sahayı çok hızlı geçen bir oyuncu. Ayrıca rakip savunmayı da dağıtabilen bir isim. Deliciliği iyi seviyede. Oyun kurucularda aranan en önemli özelliklerden biridir delicilik. Barış'ta bunu ligimizde en iyi şekilde yapan yerli guard’lardan biri. Bunların yanı sıra iki sayılık basketlerde oldukça yüksek bir yüzdeye sahip. Yine geçtiğimiz sezon iki sayılık basketlerde 73.20'lik bir yüzde yakaladı. Serbest atışlarda ise %75.34'lük isabet oranına sahip.

Barış, kendine güveni yüksek olan bir oyuncu. Sahada asla pes etmeyen, maç içerisinde sorumluluk alınması gereken anlarda sorumluluk almaktan korkmayan bir isim. Bu sezonki transferlerimizle birlikte sorumluluk almaktan korkmayan oyuncuların yer aldığı çok geniş bir kadromuz oldu. Banvit'te birçok maçta izledik bu yönünü. Takımın ihtiyaçları doğrultusunda sahada herşeyini verebilen bir basketbolcu. Banvit'te bu kadar ön plana çıkmasındaki en önemli etkenlerden biri de buydu. Hücumdaki katkılarını yazdık. Bize hücum gücü olarak büyük katkıda bulunacağına inanıyoruz ama savunmada takıma neler verebilir? Savunmada takıma yapacağı en büyük katkısı takip bloklarını çok iyi yapabilen bir oyuncu olması. Boyunun da (1.94) kendisine getirdiği bir avantaj ile maça iyi odaklandığında takip bloklarında oldukça büyük bir katkı verecektir takıma.

Olumlu yanlarından bahsettik. Şimdi de olumsuz birkaç özelliğine değinelim; Savunmada çok basit faul yapmaktan bir türlü kurtulamadı. Özellikle karşısında hareketli bir oyuncu gördüğünde kolay geçilmesi en önemli zaaflarından biri. Serbest atış ve iki sayılık atışlarda bulduğu başarılı yüzdeyi ne yazıkki dış atışlarda bulamıyor. Üç sayılık atışlarda çok istikrarsız bir görüntü çiziyor. Yine geçtiğimiz yılın istatistiklerinden örnek verecek olursak dış atışlarda %27.40 gibi oldukça düşük bir yüzdeyle mücadele etmiş. Ayrıca dediğim gibi karşısında hareketli bir oyuncu gördüğünde topu yarı sahaya taşımakta da büyük sıkıntı çekiyor. Fakat bu sıkıntısını Fenerbahçe'de yaşayacağını tahmin etmiyorum çünkü genellikle sahada Bojan Bogdanovic ve Emir Preldzic gibi topu rakip sahaya oldukça başarılı taşıyan oyuncularla oynayacak. Bu açığını Fenerbahçe'de pek fazla göstermeyecektir. Şüphesiz bu durum kendisi içinde bu büyük bir avantaj olacak.

Engin'in takımdan ayrılmasıyla yerli oyun kurucu olarak takıma katılabilecek en iyi oyuncuyu aldı Fenerbahçe Ülker. Şu anda Türk oyun kurucular açısından en istikrarlı oyuncu olması da Barış'ı diğerlerinden bir adım öne çıkartıyor. Barış; kişilik olarakta, oyunculuk olarakta Fenerbahçe'ye yakışan bir sporcu. Formamızı giydiği müddetçe bizlere çok güzel maçlar izleteceğinden eminim. Kendisine çok güveniyorum. Banvit'te ki kadar göz önüne çıkmayabilir burada ama bu pasif olacağı anlamına da gelmez. Takım içerisinde Bo McCalebb gibi bir yıldız ile aynı bölgede yer alacak olması hem kendi basketbolu için hem de takıma vereceği olumlu katkıları için önemli. 2 sezondur istediğimiz bir oyuncuydu. Bu sene ailemize katıldı. Umarım taraftarın beklentilerini karşılayabilecek bir performans sergiler. Bizim bu konuda hiçbir şüphemiz yok. Bu transfer de Fenerbahçe Ülker için hayırlı uğurlu olsun.

9 Ağustos 2012

Dirkkayt Dirkkayt! – Vaslui:1 Fenerbahçe:4



Fenerbahçe bugün ilk 30 dakika öyle bir baskı yaptı ki rakibini çok bunalttı. Gol geliyorum dedi ve bir şekilde golü attık. İlk maçta yan pas yapmaktan bıkmayan takım ilk 30 dakikada resmen dikine pas yapmaktan bıkmadı. Neydi aradaki farklar diye sorarsanız elbette ki mantıklı açıklamaları var. Takımın hala tam hazır olmaması bence en büyük etken. Hazır olmamaktan kastım takımın birbirine uyumu değil, kasların daha tam olgunlaşmamasıdır. Yoksa bu adamlar şu an son maçmış gibi koşamazlar. Ancak sahada gezinmenin de bir mantığı yok. Bugün orta sahanın göbeğinde oynayan Cristian ve Selçuk ilk 30 dakikadan sonra koşmayı bırakınca takım resmen rezalet bir oyun ortaya koydu. Ne zaman ki bu adamlar baskıyı artırdı, takım turu geçecek skoru aldılar.

Bazı değişmeye gerçekler var futbolda. Özellikle günümüz futbolunda orta göbekte oynayan oyuncular ne kadar istikrarlı ve mücadeleci olursa o kadar dirençli oluyorsun. Büyük takımlara, Şampiyon takımlara bakınca bunu görürsünüz. Orta göbekteki oyuncuları defans veya orta saha fark etmez hep sağlam oyunculardan kurulu oluyor. Fenerbahçe’de bugün Cristian-Selçuk ile Egemen-Bekir uyumsuzluğu yüzünden turu kaybedebilirdi Fenerbahçe ancak aynı oyuncuların biraz mücadelesiyle rakibine üstünlük sağlayabildi.

Bakınız bu adamlar koşmayı bıraktığında takımda koşan oyuncular skora katkıda bulundu. Gökhan Gönül, Dirk Kuyt, Hasan Ali, Mehmet Topuz ve Caner dışında koşan neredeyse yok gibiydi. Bakıyoruz gol Gökhan’ın pasında Kuyt’dan gelmiş. Sonra takım rahatlıyor ve goller ardı ardına geliyor.

Fenerbahçe’nin mutlaka bu orta alan konusundaki istikrar ve direnç konusuna çözüm bulması lazım. Şampiyonluklar ve büyük başarılar buradan geçiyor artık. Yobo’nun gelişi biraz olsun iyileştirecek bu bölgeyi ancak saha içinde istikrarlı ve dirençli bir orta saha oyuncusuyla Fenerbahçe bence kusursuz bir takım olur.

Kuyt bugün emeklerinin karşılığını aldı. Ancak bu maçta değinmemiz gereken kişi bence ne Kuyt ne de harika kurtarışlar yapan Volkan’dır. Sow bugün çok güzel bir gol attı. Saha içinde nerde duracağını iyi bilen, rakip yarı alanı çok iyi kullanan ve son vuruşları bu kadar iyi olan bir forveti bu fiyata bulmamız çok zor. Sow’a büyük haksızlık yapılıyor. Gönderilmesini isteyenler bana göre futbol cahilidir. Kuyt gibi mücadeleci ve asist özelliği olan bir forvetin yanında harika maçlar çıkartabilir. Alex kusura bakmasın ama Kuyt ve Sow forvetini gerçekten heyecanla bekliyorum. Oynadıkları ilk maça damga vuracaklarına eminim.

Bir sonraki turda ne mi olur? Orta göbekteki dörtlü ne kadar dirençli olursa turu geçme şansımız o kadar fazla. Çünkü şu an tek sorunumuz kasların hazır olmaması ve bu dirençtir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...