Türkiye’de büyük bir sosyal yozlaşma var. Ekonomik nedenlerden ötürü olsun, siyasi nedenlerden ötürü olsun, başka nedenlerden ötürü olsun, ülkenin her kısmında bu yozlaşmayı hissetmek zor değil. Bugün U17 akademik liginde, Galatasaray’ın sahasında, Fenerbahçeli çocuklar bazı taraftarlarca tekme tokat dövüldü. Maç iptal oldu ve bazı oyuncularda kırıklar var. Bu sporda şiddetin ulaşabileceği en üst noktadır.
Bir kere yazıya şunu söyleyerek başlamak lazım, bu gibi olaylarda GFB, UA, Çarşı veya adları ve renkleri ne olursa olsun, desteklemek gibi bir duruma geçmek, kutuplaşma yaratmak hiçbir şekilde bu olayların önüne geçmemizi sağlamaz. Bu toplumsal bir sorundur. Çözümü de kulüplere bırakmak çok büyük bir yanlıştır.
Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonlu diye ayrım yaparak hiçbir zaman sorunları çözemez. Galatasaraylı o adamların yaptıkları elbette ki kabul edilemez ancak burada suçu Galatasaray kulübünde aramak ilerisi için pek sağlıklı bir yorum da olmaz.
Daha kısa zaman önce meclis “Sporda Şiddet Yasası” için olayın içinde olan kişilerle mecliste konuyu tartışmaya açtı. Çağırılan kişiler ve verdikleri tavsiyeler komedi ötesiydi. Özellikle Rıdvan Dilmen’in deplasman taraftarların stada alınmaması sorumluluktan kaçınan bir tavırdı. Aynı zamanda bu tartışmaların içine kulüpler tarafından desteklenen taraftar gruplarının temsilcilerinin de girip bilgisinin alınması bu işi çözmeye yönelik hamleler değillerdir.
Artık şu bir gereklilik olmuştur,
Tribünlerde şiddeti yaratanlar kimler ise tespit edilip, bireysel ağır cezalar verilme yoluna gidilmelidir. Bunların belirlenmesinde sıkıntı çekilen statlara güvenlik kameraları ve gerekli donanımların sağlanacağı bir yapılanma şarttır. İngiltere’nin, holiganizm ile savaşı ve neler yaptığı, Avrupa’nın bu konuda neler yaptığı irdelenmeli ve gerekli hamleler yapılmalıdır.
Çünkü sahada ki gencecik futbolcuya dayak atan adamı durduramadığı için kulübe verilen cezalardan sonra, kulüpler bunu bir koz olarak kullanıyor ve komik cezalardan cesaret alarak maçları kazanmak adına korku ile baskı ile sindirme yöntemlerine gidiyorlar. Bu gibi kişilerin cezalandırılması hem TFF, hem de Devletin idari amirleri tarafından yapılması şart olmuştur.
Devlet bir yasa oluşturacaksa, bu yasayı, hukuk konusunda uzmanlaşmış kişilerce yapılması ve toplumun cezalardan acı çekmesi temel alınarak değil, önleyici olması temel alınarak yapılmalıdır.
Abdullah Aksoğan
0 yorum:
Yorum Gönder