Verilen cezalar, kaldırılan cezalar bunların hiçbirisine itiraz edemeyiz. Eğer bu cezalara itiraz edersem, bu benim kişisel görüşüm olur. Benim kişisel görüşüm beni bağlar. Benim görüşlerim doğrudur veya yanlıştır ancak bu görüşlerle ağır ithamlarda bulunmam yanlış olabilir. Her birimde kurullar toplanır ve kurallar ne diyorsa onu uygularlar.
Ancak iş cezaları kıyaslamaya geçilirse açık ve net konuşurum. İşlenen suçlara bakarım, verilen cezalara bakarım, arada bir tutarsızlık görürsem tepkimi koyarım, bu da beni bağlamaz, karşı kurumu bağlar! Çünkü aynı durumdaki eyleme farklı cezalar gelirse bunda bir art niyet ararım.
Trabzonspor’un, Kayserispor maçında yaşadığı olaylar sonrasında 1 maç saha kapama cezası alması futbolda infial yaratır. Geçen sene oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında yaşanana olaylardan sonra Fenerbahçe’nin aldığı ceza ile yine geçen sene oynanan Gaziantepspor-Bursaspor maçından yaşanan olaylardan sonra Gaziantepspor’un aldığı ceza ile Trabzonspor’un cezasını karşılaştırdığımda adalet namına hiçbir şey göremiyorum.
Keza Fi-Yapı İnönü Stadında koro halinde tüm stat küfrederken aldığı para cezası, Fenerbahçe’nin statta belli kısımlarda kısa süreli küfürler ederken aldığı para cezasının dörtte biri kadarsa ben yine itiraz ederim.
Yine aynı şekilde Volkan’ın, Aragones döneminde, Ali Sami Yen’de oynanan olaylı müsabakada yaptığı hareket yüzünden aldığı ceza, aynı hareketi yapan Runje’nin aldığı cezanın üçte biri kadarsa ben yine itiraz ederim. Veya Kazım’ın bir Beşiktaş maçında “F..k you” diyerek 4 maç ceza alması ve aynı durumda Rüştü’nün bir maçta küfür etmesiyle aldığı ceza arasında dağlar kadar fark varsa itirazım, tepkiye bile dönüşür.
Bu örnekleri çoğaltabilirim. Bu yazı 10 sayfa olur o örnekleri çoğaltırsam. İsteyene de bu örnekleri atabilirim. Alınan para cezaları, verilen kırmızı kart cezaları ve saha kapatma cezalarına baktığımda bir tutarsızlık görüyorum. Bu tutarsızlık ortamında nedense en fazla zararı hep Fenerbahçe görmüş. Bakıyorum PFDK, MHK, Tahkim Kurulu ve TFF üyelerine, hangi takımların kongre üyeleri olduğu ortadayken bende bu tutarsızlıklara bakarak hepsinin Fenerbahçe’yi sevmediğini iddia ederim.
İşin medya kısmına ve spor bakanlığı kısmına hiç girmiyorum bile çünkü Faruk Özak’a, Murat Yalçındağ’a, Hıncal Uluç’a ve adını sayamadığımızı bir sürü etkin isme girersek bu yazı bitmez. Azılı Galatasaraylı Haluk Ulusoy’a tek laf etmeyen medya, Fenerbahçeli birini federasyonda gördüklerinde çılgına dönebiliyor bu ülkede.
Bu tutarsızlıklar bitmediği müddetçe bende o şahısların Fenerbahçe düşmanı olduklarını hep iddia edeceğim. Olaylara neden ceza verildiğini tartışamam ancak olaylara verilen cezalar arasında bir tutarsızlık görürsem bunu tartışırım.
İşin kötü tarafı bu düşmanlık diğer branşlara da sıçramaya başladı. Diana Taurasi olayı, Efes Pilsen’in takım halinde doping yaparak şampiyon olması, Cemal Nalga olayı bunu açıkça ortaya koyuyor.
Abdullah Aksoğan
0 yorum:
Yorum Gönder