Türk futbolu büyük bir kaosta demiştik. Siyaset ile futbolun iç içe olması artık temiz futbol izlememizin önüne geçiyor. Siyasiler futbol üzerinden büyük bir güç sağlıyorlar. Bu kargaşa ortamından kurtulmanın yolları ayrı bir tez konusu olur.
Ankaragücü ise artık suyunu çıkartır vaziyete getirdi. Kardeş takımlar seçmelerine, Şampiyon belirlemelerine, Cumhurbaşkanı desteklerine zaten alışmıştık. Bu sene Ankaraspor ile yakınlaşmaları ve Ankaraspor’un küme düşmesi ile başlayan süreçte siyasetin Ankaragücü’ne Melih Gökçek vasıtasıyla derin bir biçimde işlediğini görüyoruz.
Özellikle Ankaragücü kulüp asbaşkanı Sn. Atalay’ın, Fenerbahçe asbaşkanı ve başkanı hakkında kullandığı sözler, artık bardağı taşıran son damlası olmuştur bu sürecin. Fenerbahçe’yi sevmeyebilirsiniz, Aziz Yıldırım’ı veya Fenerbahçeli başka bir şâhısı sevmeyebilirsiniz bu konu hakkında yorum yapmak bize düşmez. Ancak ülkenin açılımlar içinde kavrulduğu şu dönemde Bizans ve Konstantinapol yakıştırmaları ülke futbolunu sadece daha da geriye götürür. Bundan yıllar önce İlhan Cavcav’ın PKK benzetmesi kadar vahim bir durumdur. Bırakın ülke futbolunu, ülke siyaseti için hiçbir yararı yoktur. Bu açıklamaları dönemin Osmanlısında bu şekilde fütursuzca yaparsanız başınıza gelecekler apaçık ortadadır.
İşin diğer bir boyutu, küme düşme korkusu bulunmayan, Avrupa kupalarına gitme gibi bir iddiası olmayan, Türkiye kupası derdi olmayan bu takımı, 15 gün önceden, kardeş takımı için ölesiye futbol felsefesiyle kendisini bilemesini tarif etmek çok zor. Yıllardır mecliste yasalar çıkartılmaya çalışılırken, şike komisyonları kurulurken, Futbolun marka değeri için hamleler yapılırken, bu açıklamaları yapmak hangi vicdana sığmaktadır düşünmekteyim.
Bu gibi iddialar karşısında en büyük görev bu mercilerle beraber kamuoyunun ve kamuoyunun sesi medyanındır.
Ülke hakeminin durumu ortadayken ve böylesine kritik bir maça çıkartılacak hakem sayısı 3-4’ü geçmeyeceği ortadayken, hala birileri çıkıp “bu maça atanacak hakemler ile ilgili duyumlar alıyoruz” demenin bir mantığı yok. Yoldan bir çocuk çevirseniz bu maça atanabilecek 3 hakemi size zaten söyleyebilir. Çünkü Türkiye’de bu ciddi maçı yönetecek kapasitede sadece ve sadece 1 hakem var. Bu tartışmanın içerisine zaten çekebileceğiniz 3 hakemden fazlası yok!
Demek ki geçen yıllar bir kulübün büyüklüğünü ispatlamıyor. İspatlasa 100 yıllık Ankaragücü böyle basit işlere girişmezdi.
En güzel açıklamayı yine Fenerbahçe yönetimi yapmış,
“Bu formaya gönül verenler, formayı ıslatan teri sevecek ve ona ter dökenlere daima saygı duyacaktır. Büyüklük, işte böyle bir şeydir!”
Türkiye, temiz futbol, kaliteli futbol izlemek istiyorsa gerekli hamleyi artık yapmalıdır.
Abdullah Aksoğan
0 yorum:
Yorum Gönder