2 Aralık 2011

Taraftar desteğiyle bir başka oynuyorlar


Turkish Airlines Euroleague'in 7. haftasında dün gece Sinan Erdem Spor Salonu'nda çok kritik bir maça çıktık. Rakibimiz Yunan temsilcisi Olympiacos'tu. Müthiş taraftar desteğini arkasına alan takımımız, sahadan 86-70 galip ayrıldı. Sarı-Lacivertli Ekibimiz, Caja Laboral'in Cantu'ya yenilmesi ile birlikte üçlü averajla grupta liderliğe yükseldi.

Bu maçı sizlere biraz daha farklı yorumlayacağım. Maçı salondan izlemiş biri olarak maçın öncesine ve sonrasına da değinerek, sizlere en geniş hatlarıyla maçı yorumlamak istiyorum. Maçın ne kadar önemli olduğunu basketbolu çok az takip eden birisi bile bilir. Dün akşam salona UNIFEB'ten arkadaşlarla beraber gitmek için Davutpaşa Metro İstasyonu'nda buluştuk. Gelen metroya bineceğimiz anda dikkatimi birşey çekti. Metronun tüm vagonları neredeyse Sarı-Lacivert kaşkol, forma, mont giymiş insanlarla doluydu. İşte o anda anladım maça taraftarın verdiği önemi. Ataköy-Şirinevler durağında indiğimizde ise metronun hemen hemen tamamı boşalmış o istasyonda nereye dönerseniz dönün Sarı-Lacivert Formalı birilerini görmek, tezahüratlarını işitmek mümkündü. Hep birlikte salona doğru yola koyulduk ve yaklaşık 10 dakika süren yürüşle salona ulaştık.

Salondan içeri girdiğimizde, doğru taraftar tribünü olarak tabir edilen, basın tribününün bulunduğu pota arkasına geçtik. Salona girdiğimizde maçın başlamasına 1 saat vardı. GFB, UNIFEB, Grup CK, Vamos Bien, KFY... Fenerbahçe Tribünlerinde görmeye alışkın olduğumuz tüm taraftar grupları büyük bir katılımla salondaki yerlerini almıştı. Olympiacoslu oyuncular sahaya çıktıklarında salondan büyük bir ıslık koptu. Fenerbahçeli oyuncular ise sahaya alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde geldi. Ardından oyuncuların isimleri tek tek söylenerek, tribüne çağrıldılar. Her zaman olduğu gibi Kaptan Ömer Onan'dan başlanıp, Emir Preldzic'le son buldu tribüne çağrılmalar.

Maçın başlamasına 10 dakika kala ise, Türkiye Özel Sporcular Derneği için kısa bir merasim yapıldı. Kaptan Ömer Onan ve salona maçı izlemeye gelen Türkiye Özel Sporcular Derneği'nin destekleriyle spora başlayan küçük bir kardeşimiz konuşma yaptılar. Ardından ise o duygusal anların yaşandığı an geldi. Sefolosha'nın son maçı olması nedeniyle sahada Şube Direktörümüz Nedim Karakaş'ın kendisine bir plaket verileceği anons edildiğinde tüm salon ayağa kalktı ve oynadığı 7 maçta takımımıza inanılmaz katkılar veren oyuncumuzu alkışladılar. Plaketin verilmesi sırasında ise tüm salon "I love you Thabo" ve "Sefolosha, Sefolosha oley oley oley" sesleriyle inletildi. Ardından kısa bir açıklama yapmak için mikrafonu Thabo aldı ve "İstanbul’u, takımı ve taraftarı çok sevdim. Kısa da olsa böyle bir keyfi yaşadığım için ve burada olduğum için çok mutluyum." dedi. Salondan yine büyük alkışlar koptu.

Bu duygusal dakikaların ardından ise maç başladı. Maça taraftar desteğini arkasına alan takımımız gayet iyi başladı. İlk dakikalardan itibaren oyunda üstünlüğü yakalayan taraf biz olduk. Özellikle pota altını iyi kullandık. Fakat hakemlerin çok kolay çaldığı fauller bizim farkı açmamızı engelleyip, Olympiacos'un skorda öne geçmesine neden oldu. İlk periyotta 1 sayılık farkla Olympiacos'un üstünlüğüyle tamamlandı.

İkinci periyoda ise kötü başladık. Olympiacos, hücumda pota altımızdan çok kolay sayılar bulmaya başladı. Bundaki en büyük etken ise pota altımızdaki o sert savunmanın merkezinde bulunan Vidmar'ı erken faul problemine sokmaları oldu. Oğuz bildiğimiz gibi ne yazık ki savunmada kalıbına oranla çok zayıf kalıyor. Oğuz'un sahada olduğu dakikalarda pota altımızdan sayılar bulan Yunan Ekibi, bu periyotta farkı 6 sayıya kadar çıkarmıştı. Fakat dün akşamki maçın iki yıldızından biri olan Curtis Jerrells'ın sorumluluk alması ve periyodun sonlarına doğru keşfettiği Olympiacos'un yumuşak karnından (pota altına penetre etmesi) sayılar üretmesi farkın açılmasını önledi. Bojan Bogdanovic'in de, bu dakikalarda skora katkı vermesi takımımızı tekrardan öne geçirdi. Periyodun sonunu iyi oynayan takımımız soyunma odasına 6 sayılık farkla önde gitmeyi başardı. İlk yarıda taraftar desteğide muazzamdı. Savunmada her ne kadar yeteri kadar ıslık olmasa da, hücum ettiğimiz anlarda söylenen besteler ve takımı ateşleyici hamleler çok yerindeydi.

Devre arasında ise salona Bayan Basketbol Takımımızın bazı oyuncuları ve Teknik heyeti geldi. Benim gördüğüm kadarıyla Takım Menajeri Didem Akın, oyuncularımız; Angel McCoughtry, Elena Babkina, Zane Tamane, Esmeral Tunçluer ve Olcay Çakır salona gelenlerdi. Özellikle Angel'in yani meleğimizin salona geldiğinde, ayağa kalkıp elindeki Fenerbahçe atkısını açması ve taraftarlarımıza eşlik etmesi bizlerin gönüllerini bir kez daha fethetti. Taraftarın sevdiği çok ender oyunculardan biri Angel.. Bu sene daha da bir sevgimiz arttı ona karşı.

İkinci yarının ilk dakikalarında hücumda istediğimiz düzeni kuramadık. Her boş döndüğümüz hücumda da potamızda sayı görünce periyodun hemen başında farkı 2 sayıya kadar indirdi Olympiacos. Fakat o dakikadan itibaren öyle bir taraftar desteği vardı ki salonda, Sinan Erdem'e yaklaşık 15-20 maça gitmiş birisi olarak dün akşamki atmosferi daha önce hiç yaşamamıştım. Taraftarın inanılmaz desteği sahadaki oyuncularımızı da ateşlemiş olacaktı ki kısa sürede toparlandık. Yanlış hatırlamıyorsam 8-0'lık bir seriyle o taraftar desteğine sahadaki oyuncularımız müthiş bir geri dönüş yaptılar. Tam herşey istediğimiz gibi giderken Vidmar'ın 5 faulle oyun dışında kalması yanımdaki arkadaşıma "Eyvah" dememe sebep oldu. Fakat o dakikalarda sahada olan Oğuz'un gerçekten iyi bir performans göstermesi biraz olsun rahatlamamı sağladı. Tam son periyoda 8 sayı farkla gireceğiz derken, Spanoulis'in dün geceki maçta çok kötü oynamasına rağmen bulduğu tek üç sayılık basket ile ve birde turnike yememizle birlikte farkı üç sayıya kadar çektiler.

Son periyoda da taraftarın "Bizler İnandık, sizde inanın, bizim için bu maçı alın" tezahüratları eşliğinde başlayan takımımız, son çeyreğin ve maçın adamı olan iki oyuncudan biri olan Curtis'ın skorer oyunuyla girdi ve skorda çift haneli sayılara ulaştı. Olympiacos bu dakikalarda farkı kapatmak için yine pota altımızdan hücumlara yönelmişti. Fakat hem bu hücumlardan boş dönmeleri, hemde hücumda bizim Ukic ve Curtis'ten ardarda sayılar bulmamız, salonda bulunan tüm taraftarlarımızı oyunun içine soktu.

Maçın başından beri bir dakika bile susmadan destek veren taraftar tribününe bu dakikalarda salondaki diğer tribünlerde eklendi. Olympiacos hücumlarında inanılmaz bir ıslık tufanı koptu Sinan Erdem'de. Ve bu yüksek ıslıktan da oldukça fazla etkilendi Yunan temsilcisi. Ardarda yapılan hatalı yürümeler, topu kontrol edememeler taraftarın oyuna müdahalesinin en güçlü örnekleriydi. Maçın bitmesine 1.12 dakika kala 11 sayı öne geçmemizle Olympiacos molası geldi. Bizlerde "Sarı, Lacivert, Şampiyon, Fener" tezahüratı yapmaya başladık. Tüm salon bu tezahürata katıldı. Benim gözüm ise Bayan Basketbolcularımızın oturduğu locadaydı. Biz bu tezahürata başladığımızda yine Angel :) oturduğu yerden ayağa kalkarak bizlerle beraber bu tezahürata eşlik etmeye başladı. Angel her "Lacivert" dediğinde, onun Fenerbahçe'yi ne kadar benimsediğini görmek benim için büyük bir şans ve gururdu. Çünkü Dünya'nın en iyi ikinci bayan basketbolcusu olarak gösterilen ve çok kısa zamanda zirveye çıkacağına kesin gözüyle bakılan bir oyuncunun bizlerle beraber Fenerbahçe tezahüratlarına eşlik etmesi gerçekten bizim için büyük bir mutluluk.

Maç zaten o dakikada bitti. Olympiacos mola dönüşü de sayı bulamadı ve o herkesin merakla beklediği an gelmişti. Salona gelen 14 bin 355 taraftar hep birlikte "Pınarbaşı"nı söylemeye başlamıştık. O anları hayatım boyunca unutmayacağım. Kapalı bir salonda herkesin hep birlikte aynı anda söylediği ve aynı anda zıpladığı bir besteydi bu ve ortaya çıkan görüntüde inanılmaz derecede harikaydı. Kazandığımız her maçın sonlarına doğru bu besteyi söyleriz tribünde ama bu maçta bir başka söylendi.

Maçın bitişiyle birlikte ise tüm salon takımı ayakta alkışlamaya başladı. Thabo Sefolosha'nın da tribünleri dolaşarak taraftarlarla tokalaşması, gecenin sonunda yaşadığımız güzel bir anıydı. Baştan sona önde götürdüğümüz bir maçı kazandık ve grupta liderliğe yükseldik. Şimdi önümüzdeki hafta deplasmanda oynayacağımız Nancy maçını kazanmamız durumunda grup liderliği için içeride oynayacağımız Bizkaia Bilbao maçını kazanmamız yetecek. Bu fırsat elimize geçmişken kaybetmemek için dün akşamki oyun tarzından dışarı çıkmamalı ve dün akşam yaptığımız doğruları Nancy maçında da uygulamalıyız.

Bu yazı çok uzun oldu. Kabul ediyorum. :) Ama sizlere dün akşamki maçın tüm detaylarını anlatmak istedim. Bir başka Fenerbahçe Ülker zaferinde daha görüşmek üzere...

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...