28 Kasım 2011

Böyle Gist'e can kurban


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin 7. haftasında deplasmanda Mersin Büyükşehir Belediyesi ile karşılaştı. Edip Buran Spor Salonu'nda oynanan maçın hemen hemen tamamında skor üstünlüğünü elinde bulunduran takımımız, sahadan 83-81 galip ayrılarak, ligdeki beşinci galibiyetini aldı.

Maçın ilk üç periyodunu çok rahat bir şekilde oynadık. Mersin savunmada, oyuncularımıza karşı yüksek bir direnç gösteremedi. Geldiği günden bu yana inişli çıkışlı bir grafik sergileyen James Gist, Fenerbahçe Ülker kariyerindeki en faydalı olduğu maçını oynadı. Atletik yapılı olması, Mersin pota altındaki ağır oyunculara karşı büyük bir avantaj sağladı. Oyunda kaldığı süre boyunca çok rahat ribaund aldı ve skor katkısında ise takımımızın ilk başvurduğu isim oldu. Jeneriklik smaçları ile hem takım arkadaşlarını hem de salonu dolduran taraftarları coşturdu. Bu başarılı performansını daha da arttırabilecekken 5 faulle oyun dışında kalması buna engel oldu. Hafta içerisinde oynayacağımız kritik Olympiacso maçında umarım bu performansını devam ettirir. Özellikle hücumda oynayacağı akıllı oyunlar, takımımızın skor bulması anlamında büyük öneme sahip.

Mersin maçında dikkat çeken bir noktada, üç sayı atışlarımız. Son üç maçta dış sahadan çok fazla atış kullanmayan takımımız, bu maçta 15 dış atış denedi. Bu atışlardan 5'in de isabet bulduk. (%33.3) Aslında bu yüzde düşük. Fakat hafta içi oynayacağımız Olympiacos maçı öncesi oyuncularımızın bu atışları denemesi önemliydi. Fakat bir isim vardı ki, bu maçta beni üç sayılık atışlarda hayal kırıklığına uğrattı. Bojan Bogdanovic! Maçta 0/4 üç sayı isabet oranıyla oynadı. NBA'de draft edilmiş bir oyuncunun boş bulduğu bu atışları değerlendirememesi oldukça düşündürücü. Çünkü Bojan el üstünden bile çok yüzdeli sayılar atabilen bir oyuncu. Bu maçta kötü günündeydi diyelim, geçiştirelim ama aynı boş atışları Olympiacos maçında sayıya dönüştürmezse sıkıntı yaşayabiliriz.

Mersin maçının en can sıkıcı noktası ise kuşkusuz Vidmar ve Kaya'nın sakatlanıp maçın büyük bir bölümünde oynayamaması oldu. Geçen sezondan bu yana sakatlık sorunuyla boğuşan takımımızın iki önemli uzununun bir anda sakatlanması bizi çok ama çok zor duruma düşürebilirdi. Allahtan Vidmar'ın ve Kaya'nın ciddi bir probleminin olmadığı söylendi. Kaya'nın dizinde esneme olduğu ve bugün dinlendirileceği açıklandı. Bu kritik haftalarda tam Mirsad ve Tomas'ın dönmesinin sevincini yaşarken, iki önemli uzunumuzu kaybetmemiz takımı olumsuz etkileyecekti. Buradan iki oyuncumuza da geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.

Bu maçta da kritik faul atışlarında sıkıntı yaşadık.. Maçın son 7 saniyesinde skor 81-81 berabere iken hakemlerin lehimize çaldığı Sportmenlik dışı faul tam bizi rahatlatmışken, çizgiye giden Bojan'ın bu iki kritik atışı da kaçırması takımımızın kritik anlardaki en büyük probleminin hala devam ettiğinin bir göstergesi. Buna rağmen son topu Ukic'in kullanması ve onun bulduğu sayıyla maçı kazanmamız bizim adımıza çok önemliydi. Ukic'in son haftalardaki kendisine olan güven problemini bu atış kıracaktır. Maçın sonunda yine sıkıntıya düşmemize rağmen belki de bu sıkıntılı anlarda Ukic'i tekrardan kazandık. Bunu Perşembe akşamı oynayacağımız Olympiacos maçında göreceğiz.

Ligde çok önemli bir deplasmandan galibiyetle döndük. Her ne kadar son periyotta Mersin'e bizden 10 sayı fazla atmalarına izin versekte, kazanmasını bildik. Maçın genelinde iyi oynadık. Vidmar ve Kaya'nın sakatlanması, Gist ve Ömer'in 5 faulle kenara gelmesi maçın sonlarında bizi epey zorladı. Farkta bu arada kapandı. Yalnız Mersin adına da Anthony Grundy faktörünü unutmamak gerekli. Mersin'de adeta yeniden doğdu. Bize karşı 36 sayıyla oynadı ve maçın sonlarında Mersin'i yeniden ayağa kaldırdı.

Takımımızda James Gist 17 sayı, 6 ribaund ile en skorer oyuncumuz olurken, Oğuz Savaş 15 sayı, 8 ribaund ve 2 asist, Ömer Onan 12 sayı, Emir Preldzic ise 11 sayı, 5 ribaund, 6 asist ile çift haneli sayı katkısı veren oyuncularımız oldular.

Şimdi de Euroleague'de çok önemli bir rakiple karşı karşıya geleceğiz. 1 Aralık Perşembe Akşamı saat 20.00'de oynanacak maç için tüm taraftarlarımızı Sinan Erdem'e davet ediyorum. Takımı bu önemli maçta yalnız bırakmamalıyız. Çünkü, bu maçı taraftar almalı!! Biletlerin satışına Biletix'ten devam ediliyor. Bu maçın Sefolosha'nın da, taraftarlarımız önündeki son maçı olacağını bilerek hareket etmekte fayda var.

25 Kasım 2011

Maçın sonunu iyi oynayamadık


Turkish Airlines Euroleague'in 6. haftasında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, deplasmanda Caja Laboral ile karşılaştı. Grupta oynanan ilk maçta kaybettiğimiz Caja Laboral'i kendi sahasında yenmemiz durumunda grupta liderliğe yükselecektik. Ancak uzatmaya giden maçın sonunda Sarı-Lacivertli Ekibimiz sahadan 90-85'lik mağlubiyetle ayrıldı ve çok büyük bir avantajı elinden kaçırdı.

Son oynadığımız maçlarda genel olarak hep son çeyrekleri iyi oynayan takımımız bu maçta ise tam tersi bir görüntü çizdi. Maça iyi başlayan ve başa baş götüren takımımız, maçın ilk periyodunda Caja Laboral'de Kevin Seraphin'in içeri drive'ları sonucunda topu dış oyuncularına göndermesi ile ardarda üç sayılık basketler yedi. Bizimde son maçlardaki düşük üç sayı yüzdemizi düşündüğümüzde bu bize, biraz sıkıntı yaşatacak gibiydi. Ancak oyuncularımızın dış atış yerine pota altını düşünmeleri bizim için çok önemli bir hamle oldu. Spahija'nın Teletovic ve Seraphin'i iyi analiz etmesi, bu iki oyuncuyu da skor katkısı olarak gerilere çekti. Bu bizim istediğimiz bir şeydi. Bizde ise takımımızın en önemli skoreri konumundaki Bojan Bogdanovic'in maça o bildiğimiz Bogdanovic gibi başlaması ve Thabo Sefolosha'nın da Euroleague'de oynayıp BBL'nde oynamamasına rağmen o ilk geldiği günden beri bizlere izlettirdiği iyi basketbolunu bu maçtada göstermesi önemli avantajlarımızdı.

İlk periyodu belki iki sayı geride kapattık ancak maçı kolay kolay kaybetmeyeceğimizi rakibimize de hissettirdik. İkinci çeyreğin büyük bir bölümü de başa baş bir mücadeleye sahne oldu. Taa ki Spahija, bu sezon görmeye alıştığımız dört kısalı sisteme dönünceye kadar. Periyodun son 4 dakikasında döndüğümüz bu sistem sayesinde ilk yarının sonunda 10-0'lık bir seri yakaladık. Bu dakikalarda Caja Laboral'de hücum etmekte zorlandı. Bu seride bizi maçta öne geçirdi.

Üçüncü periyot skor anlamında her iki takım içinde biraz kısır geçti. Periyot boyunca savunma dirençleri yüksek iki takım izledik. Bu dakikalarda Ukic'in yanlış top kullanma tercihleri farkı açmamıza engel oldu. Üstelik, Emir'in de performansına bağlı olarak sahada sadece 8 dakika kaldığı bir maçta Ukic'in bu kadar hatalı tercih yapmaya hakkı yok!! Hakkı yok diyorum çünkü Ukic şu anda bu takımın 1 numaralı guardı. Yani oyun kurmada en az hata yapması beklenen oyuncumuz. Bu periyodun sonunda Gist'in attığı üçlük ile son periyoda 6 sayılık bir avantaj ve moralle girdik.

Hatırlayacağınız üzere, oynadığımız son üç maçta hep son periyotları iyi oynayarak kazanmıştık. Ama dün akşamki maçta son periyodu bu sefer kötü oynayan taraf bizdik. Maçın ilk yarısında 14 sayı atan oyuncumuz Bojan'ı bu periyotta kullanamadık. Koç Spahija'nın Ömer yerine Gist'i sahada tutma çabaları adeta rakibin ekmeğine yağ sürdü. Savunmada yokları oynayan, hücumda ise bir üçlük, birde takip basketi atan Gist, dün gecenin belkide Emir ve Ukic dışındaki en büyük hayal kırıklığıydı. Son periyotta Caja Laboral'in yine dış sayılardaki yüksek yüzdesi geri gelince fark kapandı ve maç uzatmaya gitti.

Maçın uzatma dakikalarını ise çok kötü oynadık. Şöyle bir örnek vereyim; Maçın ilk ve üçüncü periyotlarında on dakika boyunca 16 sayı yemişken, beş dakikalık uzatma dakikasında 17 sayı yedik. Bu skorla uzatma periyodunu kazanmak hayal olurdu zaten.

Ukic'in formsuzluğu devam ederse gidişatımız düzelmeyecek. Allahtan Ukic'in ve Emir'in formsuz olduğu bir maçta Curtis'in performansı bizim için sevindiriciydi. Dün akşam ben Curtis'i izlerken gerçekten çok beğendim. Bizdeki belki de en kontrollü, takım oyununa en yatkın oynadığı maçı izletti dün Curtis. Daha önceki maçlarında Curtis’ı nasıl eleştirdiysem, bu maçta da hakkını vermek lazım. Hücumda sıkıntı yaşadığımız dakikalarda çok büyük katkı sağladı.

Dünkü maçta Bojan Bogdanovic 19 sayı - 6 ribaund ile takımımızın en skorer oyuncusu oldu. Bojan'ı, Oğuz Savaş 14, Thabo Sefolosha ve Curtis Jerrells 13'er sayıyla takip etti. Dün akşam iyi bir mücadele ortaya koyduk. Bazı oyuncularımızın bireysel performanslarının düşük olması şu anki en büyük problemimiz. Geçen sezonki mücadeleci oyunumuzu yavaş yavaş oturtmaya başladık. Birde oyuncularımızı geçen seneki performans seviyelerine çıkartabilsek muazzam olacak. Bu maçı kaybetmemizin ardından önümüzdeki hafta Perşembe akşamı Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynayacağımız Olympiacos maçı çok fazla önem kazandı. İçeride oynayacağımız iki maçı da kazanmamız ve en az bir deplasman galibiyeti almamız bizim gruptan ilk iki içerisinde çıkmamızı sağlayacak. O nedenle içeride oynayacağımız maçlarda taraftar desteğimiz artık çok ama çok büyük bir önem taşıyor.

Taraftar şimdi taşın altına elini koymalı. 1 Aralık Perşembe akşamı saat 20:00'de başlayacak olan ve Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanacak olan Olympiacos maçının biletleri satışa çıkartıldı. Maçın bilet fiyatları; VIP: 30.00TL, Maraton: 20.00TL, Diğer Bloklar: 10.00 TL. Biletinizi tüm biletix şubelerinden ve http://web03.biletix.com/etkinlik/MBFE4/ISTANBUL/tr internet adresinden satın alabilirsiniz.

17 Kasım 2011

Mücadele var, takım oyunu yok!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Turkish Airlines Euroleague'deki 5. maçına, dün akşam Sinan Erdem Spor Salonu'nda Bennet Cantu karşısında çıktı. Normal süresi 73-73 berabere biten mücadeleyi, 5 dakikalık uzatma devresinin ardından 85-83'lük skorla Sarı-Lacivertli Ekibimiz kazandı. Takımımız bu galibiyet ile kötü başlangıç yaptığı Euroleague'de ardarda üç maç kazanmış ve liderlik yolunda tekrardan iddialı konuma gelmiş oldu.

Bu maça kadar Bennet Cantu oynadığı 4 maçın üçünü kazanmış birini kaybetmişti. Bu maçların büyük bölümünde hep iki uzunla oynamış ve bu sistemi takım olarak çok iyi kullanan bir ekip. Biz ise bu zaman zarfında oynadığımız 4 maçın ikisini kazanmış ve ikisini de kaybetmiştik. Bu maç hem iç sahada oynadığımız hem de kazanmamız durumunda liderlik için tekrardan iddialı konuma geleceğimiz için önemliydi. Bu maçın önemini düşündüğümüzde de bu sezonki en yüksek taraftar desteğide Sinan Erdem'in tribünlerindeydi. 8355 Fenerbahçe taraftarı maçı tribünden izlemek ve takımına destek vermek için salondaki yerini almıştı.

Maç bizim için yine çok parlak geçmedi. Oyunun içerisinde zaman zaman dalgalanmalar yaşadık. Oyunun bazı bölümlerinde iyi oynayıp farkı tam açacak gibi olurken, yine oyundan düşmeler yaşadık. Bu Euroleague'de oynayan bir takım için çok büyük bir tehlike. Euroleague'de başarı hedefleniyorsak oyun disiplininden 40 dakika boyunca taviz vermemek lazım. Aksi halde, çok tehlikeli takımların olduğu bu arenada işimiz çok zor! Cantu'da takım oyununu iyi oynayan, oyunu yavaşlatmayı seven bir takım. Tempolu oynayan rakiplere karşı büyük zaafları var. Dün akşamki maçta tempoyu arttırdığımız anlarda Cantu'yu hücumda kitlerken, onların oyununa ayak uydurduğumuz dakikalarda ise potamızda sayılar görmeye başladık. Geçtiğimiz sezonki büyük başarımızda en önemi silahımız olan sert savunmayı, bu sezon için ilk defa, kısa sürelerde de olsa yaptık. Ömer Onan'ın ve Sefolosha'nın savunmayı canlandırması, Koç Spahija'nın bu maça kadar sürekli kenarda unuttuğu Vidmar'ın da bu savunmaya destek vermesi, ikili sıkıştırmalarda çok doğru zamanlaması ve pota altını iyi kapatmasıyla rakibe oyunun belli bölümlerinde sayı bulma şansı vermedik. Maçta skor anlamında birçok seri yakaladık.

Ancak karşımızdaki rakip asla küçümsenmeyecek bir takımdı. Özellikle üç sayı çizgisinin gerisinden boş kaldığı zaman çok rahat sayılar bulabilen oyunculara sahip. Dördüncü periyodun son saniyelerinde beraberliği getiren basket ve ondan önce atılan Cantu'nun oyuna geri dönüşünü sağlayan üçlük boş atışlardan geldi. 36 yaşında olmalarına rağmen hala basketbolu yaşayan Basile ve Mazzarino'nun skor yükünü çektiği Cantu, aslında dış atışlarda gününde olduğu maçlardan birini oynadı. Öyle ki bizim sadece 1 üç sayılık basket bulduğumuz maçta rakibin 8 üç sayılık basket bulması onların ne kadar dış atışlarda gününde olduğunun göstergesiydi.

Dün takım halinde toplam 6 asistle oynadık. Takımımızda maç boyunca herşey bireysellik üzerineydi. Sefolosha, Oklahoma City’de sezon boyunca belki 4-5 kez bire bir oynamışken dün akşamki maçta tek başına 6 defa bire bir oynadı. Ömer keza aynı şekilde, sorumluluk alarak pota altını tek başına kullandı. Oğuz'un bu sezonki hücum-savuma ikilisinde de oynadığı en iyi oyundu. Curtis, hücumda etkisiz bir maç çıkartırken, üçüncü periyodun bir bölümünde yaptığı bezdirici baskı takımımıza sağladığı tek pozitif girişimiydi. Bogdanovic ise gün geçtikçe takım oyuncusu olma yolunda ilerliyor. Dün rakibe yaptığı baskılı savunması ve hücumdaki akıllı oyunu kendisi ve takımımız adına bir artı. Skor katkısını biraz daha yukarıya çıkarttı mı tam bir takım oyuncusu olacak.

Maçta en verimli oyuncularımız 16 verimlilik puanıyla oynayan Ömer Onan ve Gasper Vidmar'dı. Spahija'nın düne kadar oynanan maçlarda 10 dakikadan fazla sahada tutmadığı Vidmar, takımın ayağa kalmasında çok etkili oldu. 23.35 dakika sahada kaldı. Koçun Vidmar'ı kazanması gerektiğini, pota altı savunmamız için çok önemli bir sigorta olduğunu daha önce yazdığım birçok yazıda belirtmiştim. Vidmar'da beni dünkü maçta haksız çıkarmadı. Oyunda kaldığı sürece hatasız oynadı diyebilirim. Oğuz'a da kısaca değinmek istiyorum. Çünkü uzun oyuncularımızın formsuzluğu bizim bu sezonki en büyük sıkıntılarımızdan biri. Oğuz için dünkü maçın bir başka önemi daha vardı. Dün Oğuz, Euroleague kariyerindeki 100. maçına çıktı. Kendi adına 100. maçına yakışır bir oyunda ortaya koydu. Umarım Oğuz bu iyi oyununu sürdürmek için bir sonraki dalyasını (200. maç) beklemez ve gelecek haftalarda da bu başarılı performansını sürdürür.

Euroleague'de ardarda üçüncü kez kazandığımız bir maçı mücadele ederek kazandık ama ne yazıkki takım oyununu bir türlü oynayamadık. Üç maç kazandık ama bu maçları 2, 3, 4 sayılık farklarla aldık. Bu grupta her takımın birbirini yenebilecek seviyede olduğunu göz önüne aldığımızda inşallah bu az sayı farkları başımıza ileride dert açmaz. Önümüzde oynayacağımız 5 maç kaldı. Bu 5 maçın 3'ü deplasmanda 2'si ise kendi sahamızda. Eğer grupta ilk ikiyi hedefliyorsak; kendi evimizde oynayacağımız Olympiacos ve Bizkaia Bilbao maçlarını kazanmamız, en azından bir deplasman maçından galip ayrılmamız gerekiyor. Grubumuz öyle bir hal aldı ki, ilk üç sıranın 3/2, son üç sıranın ise 2/3, galibiyet/mağlubiyet oranları var. Bu demek oluyor ki şu anda grup sonuncusu olan takımın bile Top 16'ya gitme ihtimali varken, grup lideri olan takımın ise bu potanın dışında kalma riski var.

Bundan sonra oynayacağımız maçlara çok daha dikkat etmeli, oyunumuzu istediğimiz seviyeye en azından yaklaştırmalıyız. Bu hafta kendi evinde Bizkaia Bilbao'ya yenilen Caja Laboral'i, haftaya bizde kendi evinde yenersek, grup liderliği için çok ama çok büyük bir avantaj sağlayacağız.

Önümüzdeki hafta oynanacak Caja Laboral maçında ve hafta sonu Beko Basketbol Ligi'nde oynayacağımız Pınar Karşıyaka maçında takımımıza sonsuz başarılar... Potaya attığınız her top, basket olsun...

13 Kasım 2011

Sefolosha yoksa savunmada yok!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin 5. haftasında Sinan Erdem Spor Salonu'nda Türk Telekom'u ağırladı. Bugün oynanan ve Sinan Erdem'e dönüş maçımız olan mücadeleden, Sarı-Lacivertli Ekibimiz 64-83 mağlup ayrıldı ve ligdeki 5. maçında ikinci yenilgisini aldı.

Maçta baştan sona kadar üstün olan takım Türk Telekom'du. Kaspars Kambala-Mehmet Okur-Ali Karadeniz'den oluşan uzun rotasyonuyla pota altı zaafımızı çok iyi değerlendirdi Ankara temsilcisi. Bu sezonun başından beri pota altı savunmasında yaşadığımız sıkıntılar bu maçta en üst seviyeye çıktı. İlk çeyreğin belkide en başarılı ismi olan Vidmar'ın yine Koç Spahija tarafından anlamsız bir şekilde kenara çekilmesi, pota altımızın Kaya ve Oğuz'a emanet edilmesi, Gist'in en fazla süre alan uzun oyuncumuz olmasına rağmen sahada dengesiz oynaması gardımız düşürdü. Oyun kurucu mevkiinde yaşadığımız sıkıntıya, Ukic'in belindeki ağrılarından dolayı kadroya alınmamasıda eklenince ilk guard olarak Curtis'e muhtaç kaldık. Her ne kadar kadroda Engin Atsür olsa da, uzun süreli bir sakatlıktan çıkmış olan bir oyuncudan yüksek performans beklemekte ütopik bir bakış açısı olurdu. Euroleague'de takımın en iyisi olan ve geldiği günden beri hem savunmada hemde hücumda takımın en iyisi olan Thabo Sefolosha'nın da federasyona, ligde oynaması için bildirilmemesi de 2-3 numara savunmalarında yaşadığımız problemi daha da arttırdı. Ömer'in savunmada sönük kaldığı maçlarda Sefolosha'da olmayınca ne yazıkki Fenerbahçe Ülker savunması yol geçen hanına dönüyor.

Bu galibiyetin nedenlerini daha iyi anlatabilmek için ikili karşılaştırmalara değinmek istiyorum:
1- Sarı-Lacivertli Ekibimizin uzunları Vidmar-Oğuz-Kaya-Gist; 28 sayı bulmuşken, Telekom'un uzunları Ali Karadeniz-Kaspars Kambala-Mehmet Okur tam 53 sayı buldu! Ki bu üç oyuncudan Kambala 20 sayıyla bizim dört oyuncumuzun attığı toplam sayıya yakın bir skor katkısı yaptı kendi takımı adına.
2- Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız maçta 3/20 üç sayılık isabet oranı ve %15'lik atış yüzdesiyle oynadı. Türk Telekom ise, 4/12 üç sayı isabet oranı ve %33.3 atış yüzdesiyle oynadı. Takımımızda üç sayılık atışların usta isimleri olan Bojan 0/4, Emir 0/3, Ömer 0/3, Curtis 0/3, Engin 1/5'le oynadı. Telekom'da ise; Bekir 2/3, Memo 2/2 ile oynadı.
3- Sarı-Lacivertli Ekibimiz, 13 hücum, 20 savunma ribaundu ile toplam 33 ribaund alırken, Türk Telekom; 18 hücum, 29 savunma ribaundu ile toplam 47 ribaund aldı.

Bu istatistiklerde hiç bahsetmediğimiz ama takımımızın Euroleague maçlarında yer alan ve istatistik kağıdının her köşesini dolduran bir oyuncu var; Thabo Sefolosha!! Sefolosha'nın zorlu Euroleague maçlarındaki genel istatistiklerinden bir kaç tanesinide sizlerle paylaşmak istedim. Sefolosha THY Euroleague'de oynadığı 4 maçta 11/21 (52.3%) iki sayı, 5/9 (55.6%) üç sayı, 5.5 ribaund, 11.8 sayı ve 13 ranking ortalamalarıyla oynadı. Bu istatistiklerin dışında savunmada yaptığı yıpratıcı baskı, kritik noktalarda yaptığı blokları ve top çalmaları da eklenince takımımızın şu anda en etkili silahı. Bu oyuncuyu lig kadrosuna dâhil etmemek hangi akla hitaben alınmış bir karar, hala anlamış değilim.

Emir'in, Ömer'in ve Bojan'ın skor katkısı vermediği bu maçta, ne yazık ki 19 sayılık bir farkla sahadan mağlup ayrıldık. Bu maçta yokları oynadık. Evet, doğru. Ancak bu bir lig maçıydı. Bu mağlubiyetlerin telafi edileceği çok fazla zaman var önümüzde. Ancak çarşamba akşamı Euroleague'de çok kritik bir maça çıkacağız. Bu maçı unutup, Cantu maçı için konsantrasyonumuzu en üst seviyeye çıkartmalıyız. Hem oyuncular, hem teknik heyet hem de taraftarlar olarak.. Grup ikinciliği için çıkacağımız bu maç, aynı zamanda bize liderlik yolunda çok önemli bir dönüm noktası olacak. Sinan Erdem'de oynanacak bu maçın biletleri biletix'ten satışa çıkartıldı.

Haydi Fenerbahçeliler, şimdi takıma sırt çevirme zamanı değil, daha fazla destek olma zamanı!! Çarşamba akşamı Sinan Erdem'de görüşmek üzere...

10 Kasım 2011

Bu sefer oyunun sonunu biz iyi oynadık


Turkish Airlines Euroleague'de 4. Hafta maçları devam ederken, A Grubu'nda Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, dün akşam Bilbao deplasmanında Bizkaia Bilbao ile karşılaştı. İspanya'ya mutlak galibiyet parolasıyla giden Sarı-Lacivertli Ekibimiz özellikle dördüncü çeyreğin son bölümlerindeki etkili oyunu ile rakibini 73-70 mağlup etti ve Euroleague'deki 2. galibiyetini aldı.

Maça bu sene alıştığımız gibi yine etkili olamadan başladık. Maçın daha ilk dakikalarında yapmaya başladığımız top kayıpları diğer periyotlar da karşılaşacağımız sıkıntının habercisi gibiydi. Ukic'in oyun kurmakta zorlanmasına, hücumda uzunlarımızın pota altını yine unutmasına rağmen, Bilbao'nun hücumda etkisiz kalması ve savunmada Ömer-Sefolosha ikilisinin yıpratıcı baskısı potamızda sayı görmemizi önledi. Sefolosha'nın geldiği günden beri yaptığı gibi yine takımı savunmasıyla ateşlemesi ve hücumdaki etkinliğine, Spahija'nın Emir-Bogdanovic ikilisini aynı anda sahaya sürmeside eklenince hücumda bir anda şahlandık. Emir'in asistlerine Bojan'ın üçlükleri ve akıllı hücumlarıda ekleninde ilk periyodu Sarı-Lacivertli Ekibimiz 6 sayı önde tamamladı.

İkinci periyotta ise oyundan tamamen düştük!! Oyun kurucularımız Ukic ve Jerrells'ın top kayıplarının artması, rakibin kaptığı toplarla kolay hücuma çıkması ve bu sezon yolgeçen hanına dönen pota altımız (5 numara savunması) nedeniyle Bilbao hücumda çok rahat sayılar buldu. Hücumda Emir'in kenarda olduğu dakikalarda zaten sıkıntı yaşıyorduk, buna birde oyunda olduğu halde topu ondan uzak tutmamız oyun içerisinde Emir'i soğuttu. Top kayıplarımız katlanılmaz boyuta ulaşmaya başlamıştı. Bu dakikalarda pota altımızı savunmada belkide en önemli silahımız olan Vidmar'ın yine kenarda unutulmasıda eklenince bu periyotta sadece 6 sayı bulduk. İlk periyot 21 sayı bulan bir takımın diğer periyotta 6 sayı bulması kabul edilebilir bir durum değil. Soyunma odasına 3 sayı geride 30-27 geride gittik.

Üçüncü periyot, alıştığımızın aksine oldukça dengeli gitti. Rakibi yine basit top kayıplarıyla kolay sayılar bulmaya iterken, bizde hücumda doğru oynamaya başlayıp, sayılar bulmaya başladık. Son Beşiktaş maçında olduğu gibi bu maçta da ikinci yarıda ilk yarıdan daha iyi bir oyun ortaya koyduk. Bu periyotta Curtis ve Ukic saç baş yoldurmaya devam etti. Ama Emir'in hücumdaki yaratıcılığı Gist ve Bogdanovic'in skora katkısı oyun kurucularımızın yaptığı hataları biraz olsun örtbas etti. Zaten Ukic bu periyodun sonunda oyundan alındıktan sonra son periyodun hemen hemen tamamına yakınını bençte oturarak geçirdi.

Son periyotta ise hafta sonunda oynadığımız Beşiktaş maçının tekrarı gibi oldu. O maçta çift haneli sayılardan geri gelmeyi başarmıştık fakat süre öne geçmemize yetmemişti. Bu maçta ise Bilbao'nun erken faul problemine girmesi, Curtis'ın ilk üç periyotta yaptığı hataları affettirircesine oynadığı harika oyun, Emir'in muazzam oyun zekası ve Ömer'in yine yüreğini sahaya koyması bize galibiyeti getirdi. Son dakikaları yine nefes kesen maçı bu kez biz son bir çabayla almayı başardık.

Oyunun genelinde yine çok iyi bir izlenim vermesekte, Emir-Bogdanovic ikilisinin birbiriyle iyi anlaşması, Ömer'in savunmadaki görevini yine eksiksiz yerine getirmesi, Gist'in son maçlarda olduğu gibi, hücumda çift hanelere çıkması ve ribaundlarda etkili olması bu maçtaki artılarımızdı. Eksilerimiz ise Oğuz-Kaya-Vidmar üçlüsünden toplamda sadece 6 sayılık bir katkı almış olmamız, Oyun kurucularımızın maçı sadece 1 asist ile tamamlaması ve yaptıkları çok kritik top kayıpları, rakibin pota altı hücumlarına yine hiçbir direnç gösteremememiz oldu.

İyisiyle kötüsüyle çok kritik bir deplasmandan galibiyetle gelmeyi başardık. Dün akşam Cantu'nun, Olympiacos'u yenmesinin ardından önümüzdeki hafta Sinan Erdem'de oynayacağımız Bennet Cantu maçına grup 2.liği için çıkacağız. Euroleague'e kötü başlamış olabiliriz ama son iki maçta aldığımız galibiyetler bizi tekrardan grupta ilk iki için iddialı konuma getirdi. Şimdi görev sırası taraftarlarda. Önümüzdeki hafta Çarşamba akşamı oynanacak olan Cantu maçında Sinan Erdem'de boş koltuk kalmamalı. Geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezonda o salonu rakiplere dar etmeliyiz.

Haydi şimdi bu takıma destek zamanı!!!

5 Kasım 2011

Ruhları Çalınmış! – Sivasspor: 2 Fenerbahçe: 0



 Çok zorlu bir deplasmana çıktı Fenerbahçe. Sivas bu sene Rıza Çalımbay ile önemli bir başlangıç yaptı lige. Fenerbahçe gibi şike skandalının yarattığı belirsizlik sorunundan sıyrılarak önemli bir iş yaptılar. Bu ortamda futbola konsantre olup diğerlerine fark atabilmek zordur. Bu yüzden Rıza Çalımbay ve Aykut Kocaman takdiri hak ediyorlar. Ancak bu akşam Rıza Çalımbay bütün takdirleri hak etti. Sahada savaşan bir Sivas vardı, Fenerbahçe’nin eksiklerinin üstüne çok iyi gittiler. 

Fenerbahçe ise geçen sezon Sivas ile başlayan 27 maçlık serisini yine Sivas ile sonlandırdı. Elbette bu takım bir gün yenilecekti ancak bunun biraz daha destansı olmasını isterdim. Bekir’in maç sonunda söylediği gibi en azından isyanlarını sahaya yansıtıp o şekilde mağlup olsalardı daha güzel duracaktı mağlubiyet ancak çok önemli bir detay değil bu durum. Bu mağlubiyetten de büyük dersler alınacaktır. Bu mağlubiyet de diğer mağlubiyetler gibi gerekeni gösterecektir. Önemli olan hataları tespit edip üstüne gidebilmektir.

Bugün ilk olarak en büyük eksik oyuncuların ruhlarıydı. O kadar çok pas, şut, tercih, pozisyon hatası yapıldı ki hiç birinde futbolcular bir birine tepki koymadı. Sadece bir pozisyonda Stoch haklı veya haksız bir pozisyonda Semih’e küfrederek sinirini çıkarttı. Onun dışında herkes sahada eli belindeydi. Volkan yemeyeceği golleri yedi, Defans yapmayacağı hataları yaptı, orta saha paslaşmada sıfırdı. Doğal olarak Henri de bir şey yapamadı.

Ziegler’in sakatlığı bir kere en ağır darbe oldu. Son haftalarda Fenerbahçe adına hücumu çok iyi yönlendiren iki isimden birisi olan Caner’i Aykut Kocaman bek’e çekince ve diğer adam Alex olmayınca Fenerbahçe bir anda afalladı. Caner’i ne olursa olsun bek’e almamalıydı Aykut Kocaman. Bek’e bir şekilde alternatif yaratıp Caner’in hücum gücünü değerlendirmeliydi. Zaten son dakikada şuursuzca ileri çıktığında çok etkili ortalar yaptı. Stoch da sağolsun zaman zaman Caner’in atak yapması konusunda destek olmadı. Alex’in yerine oynayan Sezer ise tam anlamıyla yetersizdi. Diğer oyuncularda zeminle ve rakiple başa çıkamayınca 2 pası üst üste yapamayan bir takım izledik. Hatalı pasları toplayan Sivas maçı kopartacak pozisyonları ve golleri buldu.

Sezer’in ilk 11 oynaması yanlıştı. Maçtan önce de böyle düşünüyordum, bundan sonra da böyle düşüneceğim. 27 yaşına gelmiş birisinin Alex’in alternatifi durumuna gelmesini beklemek de açıkçası pek akıl karı gibi durmuyor. Elbette ki Aykut Kocaman’a güvendik ve saygı duyduk ama bu karar yanlıştı. Sezer sahada silindi. Maça Sezer ile başlamadı, Ziegler çıktıktan sonra Caner’i geriye çekmesi maçı bitiren hatalar oldu bana göre. Orta sahayı kalabalıklaştırma ya da Semih ile çift forvet oynama fikri daha mantıklıydı bana göre. Onun dışında Defansta Yobo dışında herkes döküldü. Volkan da dâhil kimse bir birini uyarmadı ve heyecanlandıramadı. Orta saha da pas yapamadı ve Defansın bu telaşına bir telaş daha kattı. 3 pas yapamayınca orta saha, uyuyan defansa siper olamadı ve Sivas takımına yem oldular.

Bu hatalar olacaktır. Aykut Kocaman’ın en sevdiğim özelliği yaptığı hataları tespit edip üstüne gidebilmesidir. Bu yüzden bu mağlubiyet, galibiyet kadar umut verir.

Milli maç arası bu hataları değerlendirme açısından iyi oldu. Galatasaray-Bursa-Trabzon maçlarına kadar puan kaybetmeden gidebilirse bu takım o üçgenden istediğini alıp çıkacaktır. O maçların havası farklı olacaktır.

4 Kasım 2011

1 Kasım 2011

Yıldırım Gibi Çaktı! – Fenerbahçe:1 Karabükspor: 0




Fenerbahçe tamamen temizlenmiş! bir ligde muhteşem bir şekilde savaşmaya devam ediyor. Bu maç hakkında fazla konuşulacak bir şey yok. Maçın hakemi Aytekin Durmaz, daha 5. Dakikada maçın bitiş düdüğünü çaldı. Bundan sonra 85 dakikalık uzatmalara geçti. 5. Dakikada 0-0 biten maçı Fenerbahçe uzatmalarda 1-0 alarak önemli bir engeli daha aştı.

Fenerbahçe o kadar doğru çalıştırılıyor ki 10 kişi kalmasına rağmen disiplinini hiç bozmadan oynadı. Haftada 3 maç yapmasına rağmen Karabükspor’u ilk yarı resmen hapsetti sahasına. Golü buldu, en az 3 gol daha bulabilirdi. Karabük’ün bu bölümde hiçbir pozisyonu dahi olmadı. Fenerbahçe sanki bir kişi eksik değil de bir kişi fazla oynadı. İkinci yarı ister istemez tempoyu düşürdüler ve oyun dengelendi. Fenerbahçe bu bölümde de pozisyonlar buldu. Karabük son çeyrekte baskın görünse de Fenerbahçe oyununu kabul ettirdiği için etkisiz bıraktı Karabük takımını.

Fenerbahçe’de kimseyi özel olarak övmeyeceğim. Herkes ufak tefek hatalar yapmış olmasına rağmen mükemmelin üstünde bir performans ortaya koydu. Aykut Kocaman saha içerisinde sakinliğini koruyarak ipleri elinde tuttu. Saha içinde futbolcular gerilimi çok iyi yönettiler. Kadronun iskeletini oluşturan oyuncular döndükçe daha diri bir takım olduğumuz ortada.

Fenerbahçe dün akşam tabiri caizse yıldırım gibi çaktı ve gereken mesajı sahada verdi. 

Aytekin Durmaz, gerçekten temizlenmiş bir ligin en iyi hakemlerinden birisi olduğunu gösterdi dün akşam Alex’e verdiği kırmızı karttan sonra. Temizlik gerçekten çok iyi yapılmış. Alex’in kırmızı kartı ise temizliğin tasdikli belgesi oldu. Ondan sonra yapılanlar hakkında yorum yapılıyor ancak o maç zaten Alex’in atılmasıyla dengelenmişti. O yüzden Emre’nin saha içinde yaptığı dengeli hareketler yüzünden Aytekin Durmaz’ın haksız olduğunu söyleyemeyiz. Zaten PFDK televizyon görüntülerine bakarak Alex’in dirsek atmadığını da görmeyerek bu dengeli oyunu sürdürecektir. Aynı zamanda kendisini şereflice yere atan Karabüklü oyuncuya da hiçbir ceza verilmeyerek dengeli oyun devam edecektir. 

Allah razı olsun çok güzel temizlik yapılmış. Bu temizlik olmasaydı halimiz nice olurdu!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...