28 Şubat 2011

Volkan Böyle İstedi – Fenerbahçe: 2 Kasımpaşa: 0




Fenerbahçe son hızla şampiyonluğa gidiyor. Güçlü rakiplerine karşı nasıl konsantre oluyorsa, zayıf rakiplerine karşı da aynı şekilde konsantre olarak bunu gösteriyor. İşini şansa bırakmamak için en ufak fırsat vermemeye çalışıyor maçlarda rakiplerine. Bu istek, bu irade, Fenerbahçe’yi şampiyonluğa götürecektir. 

Fenerbahçe çok rahat bir maç oynamadı. Ligin ilk yarısında altı gol attığı rakibi yoktu karşısında. Daha hızlı, gençlerden kurulu, sistematik bir takım vardı sahada. Fuat Çapa çok iyi teşhisler koymuş ve Kasımpaşa’yı hak ettiği mücadele gücüne taşımış. Yılmaz Vural’ın bitik, yaşlı, yavaş Kasımpaşa’sını tabiri caiz ise 180 derece döndürmüş. Volkan o penaltıyı kurtarmasa, Fenerbahçe çok daha zor bir maç çıkartırdı. 

Takım harika mücadele etti. Kasımpaşa da harika mücadele etti. Alex De Souza, neden efsane olduğunu insanların gözüne bir kere daha soktu. Ancak bu maç hakkında konuşulması gereken adam Volkan’dır. Volkan, üç senedir öyle maçlar çıkartıyor ki alkışlamamak elde değil. Geçen sene çok kritik süreçte kurtardığı toplar ve penaltılar ile şampiyonluğa ortak ettiği takımı bu sene de ayakta tutmasını bildi. Volkan gün geçtikçe çok daha iyi bir kaleci oluyor. Maçlara kendisini çok daha iyi hazırlıyor. Eski Volkan olmadığını her maç gösteriyor. Arada bir hatalı goller mutlaka yiyecektir ancak Volkan bu işi iyi yaptığını dün gece de gösterdi. Kasımpaşa’nın çok ender ve tehlikeli gelen akınlarında, bir kaleci için en kötü olabilecek duruma bile kendisini beyin ve fizik olarak hazırlamasını bildi. 

Bu yazıyı yazdığımda, Trabzon, Kayserispor ile 3-3 berabere kalarak liderliği Fenerbahçe’ye devretti. Fenerbahçe’nin önünde çok kritik bir üç maç duruyor an itibariyle. Deplasmanda oynayacağı Gençlerbirliği ve Galatasaray maçlarından alacağı sonuçlar ve akabinde Trabzon’un alacağı sonuçlar bu ligin kaderini oldukça derinden çizebilir. 

Abdullah Aksoğan

21 Şubat 2011

İnönü’de Erken Yıkım – Beşiktaş:2 Fenerbahçe:4



 Fenerbahçe, öyle kritik bir virajı kayıpsız döndü ki çok kritik bir periyodu minimum puan kaybıyla geçme yolunda önemli bir yol kat etti. Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için, ikinci yarı oynayacağı ilk 10 maçta ciddi bir direniş göstermesi gerekiyordu ve bunu başarmak üzereler. Deplasmanda oynayacağı Gençlerbirliği ve Galatasaray maçlarını da minimum kayıpla atlatabilirse Fenerbahçe, şampiyon olacaktır.

Maç o kadar yüksek tempo ile oynandı ki maçı takip ederken yorulduk. Fenerbahçe, beklentilerimin aksine ilk 30 dakika oyunu önde kabul etti ve çok ciddi pozisyonlar buldu. Bu dakikalarda girilen pozisyonları değerlendirebilseydi maç ilk 30 dakika içinde bitebilirdi ancak Beşiktaş, beklentilerim doğrultusunda çok ciddi bir karşılık verdi. Takım halinde mağlubiyeti kabul etmeyeceklerini gösterdiler ve Fenerbahçe’nin ilk 30 dakikada yanında olmayan şans, Beşiktaş’ın yanına geçince, skor bir anda Beşiktaş lehine dönüverdi. Ferrari’nin sorumsuzca hareketinden sonra maç Fenerbahçe’ye döndü ve en büyük artısı kazanma isteği olan Beşiktaş’ın, o arzusu da bitince, Fenerbahçe maçı çok rahat farka götürdü. 

Fenerbahçe aslında sıkıntılı bir maç çıkardı. Gökhan Gönül maçta çok etkisiz kaldı sakatlığından dolayı, baskıyı gerektiği gibi karşılayamadı ve Mehmet Topuz da Gökhan Gönül’ü kollamaktan kendisini maça tam anlamıyla veremedi.  Sağlam bir Gökhan Gönül, iyi hazırlanmış bir Gökhan Gönül olsaydı Fenerbahçe baskıyı daha iyi karşılayabilirdi çünkü Mehmet Topuz da daha rahat davranabilirdi. Fenerbahçe, bütün hücumlarını Sol kanattan yaptı. Eğer Sağ kanat tam manasıyla çalışabilseydi, Beşiktaş çok daha zor durumlara düşebilirdi. Geçen dönemin en sıkıntılı mevkisi, bu maçta harika bir performans gösterdi. 

Fenerbahçe bir dönem bocaladı. Orta sahada Emre ve Selçuk bu durumu iyi yönetemedi. Ferrari’nin sorumsuzluğu olmasa maç çok daha sıkıntılı bir duruma gitme yönündeydi. Fenerbahçe’de orta saha oyuncuları skora katkı yapamıyorlar. Bu sorunun çözülmesi gerek artık. Alex ve Niang her zaman gol atamaz. Yarın bir formsuzluk durumunda bu oyuncular gol atamazsa, Fenerbahçe sıkıntıya girer. Asıl görevlerini yapıyorlar ancak yardımlaşarak skora katkıda bulunmaları lazım ki rakip önlem alırken zorlansın. Bu zamanla çözülecektir ancak artık zamanı geldi. Gençlerbirliği ve Galatasaray deplasmanlarında mutlaka ve mutlaka orta saha oyuncularının skora katkı yapması lazım.

Beşiktaş için söylenecek fazla bir şey yok. Sezon başından beri o kadar çok yanlışlar yapıldı ki bugünlere gelmeleri çok normal. Bu maçta oynadıkları futbol kimseyi yanıltmasın. En basit örnek, maç 2-1 Beşiktaş lehine iken, Simao sağ bek gibi atak kesti. Bir maç ile kendilerini affettirme psikolojisinde oldukları için ekstra oynadılar. Ona rağmen takım olmayı seçmediler. Bireysel davrandılar. Attıkları gollerde de bir organizasyon yoktu. Aldıkları bütün oyuncular, Alex kadar takım oyunu oynamıyor ve Alex kadar özverili değil. Ancak hala Alex’e, Emenike’ye gösterdikleri saygıyı göstermiyorlar. Maç boyunca ellerinden geleni yaptılar ancak Alex işine baktı. Zaten onu Efsane yapan özellikleri de bunlar.

Cüneyt Çakır çok kötüydü. Maç o kadar tempoluydu ki maçı takip edemedi. Bu maçı güzel bir şekilde yönetebilseydi bazı olayların önüne geçebilirdi.

Abdullah Aksoğan

18 Şubat 2011

Beşiktaş’ın Şampiyonluk Maçı



Fenerbahçe ve Beşiktaş Pazar günü çok kritik bir maça çıkacak. Fenerbahçe için kritik, çünkü şampiyonluk yolunda çok önemli bir viraj ve alınacak bir galibiyet takımı çok rahatlatacak. Beşiktaş için kritik, çünkü hedeflerden uzaklaştıktan sonra kendi seyircisi önünde kaybetmesi sıkıntı yaratacak. Daha önemlisi bunca sıkıntı içinde taraftarını en çok mutlu edecek şey Fenerbahçe galibiyeti olacaktır.

Beşiktaş, sene başından beri takım savunmasını bir türlü oturtamadı. Dünya futbolu artık değişti. İki iyi stoper, iki iyi bek koyarım, önlerini de bir defansif orta saha koyarım bu işi çözerim diye düşünürseniz büyük hüsrana uğrarsınız. Shuster bunun farkında mıdır bilmiyorum ancak bu yönde uygulamalar yapmaması ya bu işi fazla ciddiye almadığını gösterir ya da değişime ayak uyduracak donanıma sahip olmadığını gösterir ki son seçenek Shuster gibi bir Teknik Direktör için çok kötü bir senaryodur.

Fenerbahçe, Beşiktaş’ın aksine takım savunmasını oturtmak için uğraştı devre arası boyunca. Bugün bakıyoruz Fenerbahçe’ye, yeri geldiğinde Niang bile savunma yapabiliyor, yeri geldiğinde Alex yatarak müdahalelerde bulunabiliyor. 

Pazar günü oynanacak maç, son maçlara bakıldığında, Fenerbahçe için çok kolay geçecek gibi görünebilir ancak çok zor bir maç olacak. Fenerbahçe, karşısında gerçek Beşiktaş’ı bulamayacak. 

Fenerbahçe’nin bu maçta mutlaka Beşiktaş’ın bu kazanma arzusunu sindirmesi gerek. Eğer bunu başarabilirse, Beşiktaş’ı, normal Beşiktaş’a çekebilirse galibiyete ulaşması çok kolay olacaktır. Çünkü arkada çok boşluklar veren bir Beşiktaş savunmasında Niang, Alex, Dia gibi oyuncular çok iyi fırsatlar bulacaktır. 

16 Şubat 2011

Organize İşler Bunlar


 
Son 10 yıla baktığımızda Fenerbahçe’nin Türk sporuna yaptığı katkıları görmemek için gözünüzün ve aklınızın kör olması lazım. Güç, iyi şeyler getirebildiği gibi, kötü şeyler de getirebiliyor. Fenerbahçe’ye son yıllarda öyle büyük cezalar verildi ki çok tepki koyduk değişik platformlarda. Aynı durumdaki takımlara daha hafif cezalar verildi. Son yıllarda yaşanan travmalar ve değişim rüzgarlarının esmesiyle acaba biz biraz abartıyor muyuz diye düşünürken, son yaşanan Diana Taurasi olayıyla artık şunu söylemek için hiçbir sakınca görmüyorum, “Türkiye’deki tüm spor kurumlarında Anti Fenerbahçeli yöneticiler mevcut”

Fenerbahçe, Dünya basketbolunun bir numaralı oyuncusunu getiriyor ve bu ülkeye bir Avrupa kupası kazandırmak için Avrupa’nın en iddialı takımını kuruyor. Efes Pilsen’in topluca doping yaparak şampiyon olması ve son Diana Taurasi olayı, bunun hem spor kurumlarında, hem de medya’da organize bir biçimde Fenerbahçe düşmanlığı yürütüldüğünün kanıtıdır. Fenerbahçe Bayan Basketbol takımının tekelini kırmak için yapılan bir hamledir. Doping testi için çekilen kurada en iyi iki oyuncunun çıkması, medyaya durumun sızdırılması, yönetici sıfatındaki kişilerin numuneler açılmadan hüküm vermesi bu işi organize olduğunu ortaya koyuyor.

Doping testleri daha sonuçlanmadan, idari sorumlulardan Prof. Dr. Turgay Atasü’nün kafasına göre beyanat vermesi, Medyanın, sonuçlar belli olmadan Taurasi’ye cezalar kesmesi ve bu yaşanan olayların Fenerbahçe’nin başarılı olduğu her branşta yaşanmış olması artık iyice çıldırtmaya başladı insanları.

Biz Patagonya’da mı yaşıyoruz?

Bu ülkede hukuk yok mu?
 
Biz bu profesör, avukat sıfatlı insanlara güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?

Fenerbahçe’nin olası bir Avrupa Şampiyonluğu ihtimalini aşağılara çektiler. Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğunun ülkeye reklam açısından getirisi paha biçilemez. Maddi ve manevi katkısını hesaba dökemeyiz. 

Cemal Nalga olayının ört pas edilmesi, Efes Pilsen’in toplu doping yapması ve son olarak yaşanan Diana Taurasi olayıyla artık sorumluların bu işi bırakması şart oldu.  

Şundan artık iyice emin oldum, bu yapılanma Futbol’da da var, diğer branşlarda da olacak. Medya’da, PFDK’da, Tahkim Kurulunda, MHK’da, TFF’de, Anti Fenerbahçe politikası güden yönetici ve gazeteciler ile Fenerbahçe’nin son 10 yılda ciddi bir fark koyması engellendi ve hala engellenmeye çalışılıyor. Bu adamlar temizlenmediği müddetçe ülke sporu hiçbir şekilde ciddi başarılara ulaşamayacaktır. 

Abdullah Aksoğan

15 Şubat 2011

Koşar Adım Zirveye – Fenerbahçe: 2 Kayserispor: 0



Fenerbahçe son sürat hedefe doğru ilerliyor. Devre arasında yaşanan olaylardan sonra alınan önlemler, camiayı bir anda heyecanın içerisine soktu. Dün akşam ve koca bir hafta yaşananlar gösterdi ki yönetimiyle, teknik ekibiyle, futbolcusuyla, taraftarıyla Fenerbahçe bir olursa bu yarışı sonuna kadar kovalayacaktır.

Çok diri bir takımla daha karşılaştı Fenerbahçe bu hafta da. Zaten Fenerbahçe ilk 9 maçında çok çetin rakiplerle oynayacağı için konsantrasyonunu korumak zorunda. Kayserispor, gerçekten çok iyi bir takım. Şota Arveladze kendi felsefesini takıma yansıttığı gibi, kaliteli oyuncularla futbolun gereklerini yerine getiriyorlar. Pozitif futbol oynuyorlar ve mücadeleyi hiçbir zaman bırakmıyorlar. Dün bireysel hatalardan dolayı goller yemeseler çok daha farklı bir performans sergileyebilirlerdi ancak her birimiyle şampiyonluğu isteyen bir takımla karşılaşmaları kimyalarını bozdu.

Fenerbahçe daha önce Trabzon maçında çıktığı taktik ile maça başladı ve mücadele ederek Trabzonspor maçının bir kopyasını bize izletti. Kayserispor kadar, hatta daha fazlasıyla mücadele etti ve maçı istediğini hissettirdi. Takımın eksikleri hala var ancak takım oyunu ile bu eksiklerini kapatıyorlar ve ellerindeki hedefe göre hareket ediyorlar. Önümüzdeki sene daha fazlasını yapmak zorundalar ancak temel ihtiyaçları karşılamaya başlamak mecburiyetindeydiler ve bunu şu ana kadar çok iyi yapıyorlar.

Zorlu maçlar devam ediyor. Haftaya çok zorlu bir İnönü virajı var. Beşiktaş kötü günlerin altından kalkabilmek için ölüm kalım maçına çıkacak. Fenerbahçe önündeki 3 deplasman maçından 6 puan veya 5 puan çıkartabilirse şampiyonluk yolunda çok büyük bir aşama kaydetmiş olur. 

Abdullah Aksoğan

11 Şubat 2011

Denge

Özrünü kabul etmiyorum 


















 Emre hakkında, Güney Kore maçından sonra gördüğü kırmızı kart dolayısıyla çok fazla yorum yapıldı. Herkesin kendine göre haklı yorumları var. Ancak daha %100 bir yorum görmedim veya şöyle söyleyeyim, Emre hakkında nokta atışı bir tespit yapıp, Emre’nin “vay be! Sanırım doğru söylüyor” dedirtebilecek bir yorum göremedim.

Bende burada Emre’ye akıl verip şunu yanlış yapıyorsun, burada eksiklerin vardır diye yazarken %100 bir Emre yorumu yapamayacağım. Birazdan kendi penceremden bir Emre yorumu da göreceksiniz ancak amacım benim yorumumdan çok küçük bir hatırlatma yapmak olacak.

Kimisi abarttığını ve artık sakin olması gerektiğini, kimisi de bu yorumları yapanların, Fenerbahçe’ye ve Türk Milli takımına zarar verdiğini, kimisi karakterini ve kişiliğini yorumladı. Psikoloji uzmanları çocukluklarına indi, hiç anlamayanlar şımarık olduğunu tespit etti, çamur olduğunu iddia edenler havada uçuştu.

Emre konusu, o kadar garip bir hal aldı ki, Emre’nin içinde bulunduğu buhranın aynısını yaşayanlar Emre hakkında çeşit çeşit yorumlar yapıyor.

Türkiye’de en fazla faul alan futbolcu olduğunu ve oynadığı takımlarda öyle stratejik görevler aldığından rakibin direk hedefi haline geldiği gibi yorumlar ile başınızı şişirmek istemiyorum. Emre’nin takıma zarar vermeden geleceğini planlamak zorundadır. 

Bunun için çok basit bir örnek vereceğim!

Emre hırslı olabilir, acısı dayanılmaz tekmelere maruz kalabilir hatta ve hatta kaybetmeyi sindiremeyip agresif bir şekilde oyununu oynayabilir. Buna bir lafımız yok! Ancak Emre’nin artık şunu görmesi gerek, Bu takımda çok büyük bir göreve sahip ve eksik olduğu her maçta sıkıntı yaşanacak. Selçuk’un bile oynamaması sıkıntı yaratabiliyorsa bu takımda kusura bakma Emre kardeşim ama kızılcık şerbeti içeceksin, kan kusacaksın ama yine de susup hedefine kilitleneceksin.

Başarılı olduğun zaman Hagi gibi herkes başarını konuşacak. Eğer sen başarılı olmaz isen, istediğini yap affedilmezsin. Sakin olmak zorundasın. Bu dengeyi kuracak kişi de sensin. Senin zaten oturmuş bir kişiliğin var. Her insandan aynı olmasını beklemek faşist bir yaklaşım olur zaten. Seni zaten insanlar bu şekilde seviyorlar ancak kişiliğin, başkalarının özgürlüklerine zarar verecek boyuta ulaşmasın. Bu dengeyi kuracak kişi sensin.

Emre’nin sinirli yapısı üzerinden başka siyasetler yapanların yorumlarını dikkatlice ayıklayarak başlayabilirsin bu işe

7 Şubat 2011

Sen Neymişsin Be Abi!

 

"Soyunma odasını en iyi biz basarız"

Demiş Serdar Adalı hazretleri!

Bu ülkede Adalet denilen olguyu iyice al aşağı etmeye başladılar. Aziz Yıldırım' a yanlış yapıyor, Serdar Adalı'nın medya önünde bunun gazını vermesi ise başlı başına yanlıştır. Ülkede kaos'u bu adamlar yaratıyorlar. Hak ve Adaleti uygulamaktan çekinen insanlara ayrıca verip veriştirmek gerekiyor. Saha içinde olsun, saha dışında olsun adalet'i hiçe sayan her kim olursa olsun bu ülkenin düşmanıdır.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü Futbol adına, Basketbol adına, takım oyunu adına devamlı yanlış şeyler yaptılar. Atatürk'ün söylediği Zeki, Çevik ve Ahlaklı sporcu ve spor yöneticisi modelini bir türlü yaratamadılar. Hala ve hala çıkıp konuşmaları enteresan.

En iyi Futbolcuları hep siz aldınız!

En iyi basketbolcuyu siz getirdiniz!

En iyi taraftar sizde!

En iyi stad sizde!

En büyük kulüp sizsiniz!

Kupa sayısı en fazla kulüp sizsiniz!

Sen neymişsin be Abi!

MFÖ'nün şarkısı geldi aklıma

6 Şubat 2011

Etki Tepki – Manisaspor: 1 Fenerbahçe: 3



Fenerbahçe geçen dönem çoğu maçta etkiye tepki veremedi veya etki gördü tepki koyamadı. Zaten herkesin ortak görüşü de şuydu, “Bu takım maçı kazanmak için bir reaksiyon göstermiyor”. Fenerbahçe’nin devre arasında yaptığı takım olma yolundaki çalışmalarının ve kondisyon idmanlarının ne derece etkili olduğunun en net yorumunu Manisaspor maçın da yapabilirdik. Çünkü Antalya ciddi bir rakip değildi ve takımın ilk yumruğunun çok sert olma ihtimalinin yüksek olabileceğini düşündük akabinde Trabzon maçı var olma savaşı vereceği için iki maç sonucunda net bir yorum yapmak eksik olurdu. Bugün Fenerbahçe etki gördü ve ardına tepkisini koyabildi. Bunu takım olarak ve gücünü ortaya koyarak yaptı.

Maça iyi başladı Fenerbahçe ancak bana göre çok yanlış bir şekilde sahaya çıktı. Fenerbahçe golü yiyene kadar 4-4-1-1 oynadı ve Niang’ı sol kanada hapsetti. Şanssızlıkların yanında Semih’in de isteksiz oyunu ile bir türlü etkili oyununu golle sonuçlandıramadı. Manisa da çok kötü bir başlangıç yapmadı. Boşluk vermediler ve dikkatli oynadılar. Gol için bastırdılar ve sonunda golü buldular. Aykut Kocaman Niang’ı oynatmak zorunda değildi. Yabancı sınırı yüzünden Niang’ı sol kanatta kullanmak istemesini anlayabilirim ancak golü yiyene kadar Niang’ı anlamsız yordu. Semih’te gerekli reaksiyonu gösteremedi golü yiyene kadar. Niang, Marsilya’da sol kanata yakın oynadı ancak 4-4-2 oynayacaksan ve elinde bu yönde Dia ve Stoch gibi çizgi oyuncuları varsa Niang’tan vazgeçmek zor olmamalı. Golü yedikten sonra oyunu 4-2-3-1’e çevirdi ve risk aldı Aykut Kocaman, akabinde penaltı gelince Hikmet Karaman da maçı kazanmak için asıldı ve Fenerbahçe’ye ortamı hazırladı. Mehmet Topuz, Alex ve Niang’ın öne çıkmasıyla Manisa baskıyı kaldıramadı ve maçı mağlubiyetle bitirdi.

Fenerbahçe, 90 dakika sahada mücadele vererek kondisyonunu ilerlettiğini gösterdi. Bu maç Fenerbahçe için çok kritik bir maçtı ve tepki koyarak kazanmasını bildi. Aykut Kocaman, maçı kazanmak adına değişik hamleler yaparak takıma hâkim olduğunu göstermeye başladı. Sonradan oyuna Gökay ve Dia’nın oyuna pozitif etkisi, Gökhan Gönül’ün yerinde oynayan Bekir'in, Selçuk’un yerinde oynayan Cristian’ın oyuna pozitif etkisi çok güzel. Takıma hâkim oldukça, galibiyet için yapacağı hamleler daha esnek olacaktır.

Fenerbahçe zorlu maçlarına devam ediyor. Bu dönemde kazandığı her maç şampiyonluk yolunda kozlarını daha çok güçlendirecek. 

Yazının sonunda Mehmet Topuz’a değinmeden geçmeyelim. Bütün futbolcular galibiyet için harika işler yaptılar. Takımda bazı değişmezler var. Lugano, Alex ve Emre her zaman övgüler alıyorlar ancak Mehmet Topuz bir türlü kendini kabul ettiremedi. Hâlbuki tek eksiği gol atmak. Bugün muhteşem bir mücadele verdi ve takımın gizli kahramanı olduğunu gösterdi. Bundan önce de böyleydi, bundan sonra da böyle olacaktır.

Abdullah Aksoğan
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...